Açılış Sayfam Yap   Sık Kullanılanlara Ekle   

   Anasayfa          Künye          Yazar Girişi         Sitene Ekle         Arşiv
 
TORLAKONDAN - İÇ SAVAŞA BEŞ KALA MEMLEKET AHVALİ - TÜRK FİLOZOF TORLAKON
   
 İÇ SAVAŞA BEŞ KALA MEMLEKET AHVALİ

İÇ SAVAŞA BEŞ KALA MEMLEKET AHVALİ
 Yazı Boyutu

 Tarih : 06.11.2008 - 19:57:00


Dünya iki kutuplu iken Türk Ordusunun savunma öngörüsü 2,5 düşmana göre idi. Sovyetlerin dağılmasının ardından Dünya tek kutuplu hale gelince, ordumuzun savunma öngörüsü de 1,5 düşmana yükseltildi(?). Peki, sayı azaldığı halde düşman nasıl arttı?

 

“Asalaklar, kendilerini taşıyanların kanlarını emerek teşekkür ederler.”(Torlakon öğretisi)

Bir dostumuzu alelacele ulaştırdığımız büyük şehrin en yoğun hastanelerinden birinin acil bölümünde bir feryat yükseldi;

“Benim babama can ver Allah’ım!”

Masada yatmakta olan hastaya yapılan acil müdahalenin ardından doktorların dudaklarından dökülen “maalesef” sözcüğünün peşinden kopmuştu feryatlar;

“O benim babam! N’olur onu bize geri ver! Benim babama can ver Allah’ım!...”

Müdahaleyi yapan doktorlara sordum hastanın bilgilerini:

Şuuru kapalı olarak getirilmiş, beyin kanaması ve felç gözlenmiş, nabız da alınamadığı için kalbine uyarıcı darbe uygulamalarına rağmen yanıt alamadıkları 81 yaşında bir adamcağız… Hani kimilerine ölümü yakıştırıp, kimilerine de bir türlü yakıştırmak istemez ya insanoğlu, işte bu bir deri bir kemik fani de ölümün yakıştırılabileceği türdendi. Hayata yeniden döndürülse dahi 81 yaşından sonra çevresine ve ülkesine yapabileceği katkılar tartışılabilirdi. Fakat çocukları için hiç de öyle değildi. Çünkü o onların babasıydı ve gidince bir daha geri gelmeyecek, yanıbaşlarında nefesi hissedilmeyecekti…

Aynı vakitlerde ülkenin başka yerlerinden de yükselmekteydi feryatlar. Üstelik oralarda geri gelmesi için çağrılan canlar, bu adamcağızdan elli-altmış yaş daha gençtiler.

Henüz kırk yaşına erişmemiş anacığın; “Çık buradan yavruuum!” diyerek sarılıp gözyaşı döktüğü albayrağa sarılı tabuttaki ciğerparesi daha 21 yaşını doldurmamıştı.

Kanıbozuk hainleri sevindirmemek için ağlamayacağım!” diyen asil şehid eşi veya nişanlısının yaşı yirminin altındaydı.

“Senin intikamını ben alacağım baba!” diyen yetim daha 10 yaşında yoktu.

Babasının albayrağa sarılı tabut içinde oluşundan habersizce etrafına bakınan fakat, neler olup bittiğini yıllar sonra kavradığında, babasızlık ateşi yüreğini kavuracak olan yavru henüz basmıştı üç yaşına.

Gök ekin misali solan canlar milletin yüreğini peşpeşe dağlamaya devam ediyordu…

* * *

“Dağlıca baskını kepazeliğini bir daha duymak istemiyor bu millet!” demiştik: (http://www.torlakon.com/haberdetay.asp?ID=35) Henüz üzerinden bir ay bile geçmemişti ki, Aktütün baskını diye bir rezillik daha yaşatıldı millete. Zehir edildi bir bayram ertesi. Genelkurmayın olaya ilişkin açıklaması içler acısıydı. Tam da “özrü kabahatinden büyük” dedirtecek cinsten. Şehid düşmeden önceki son konuşmasında “Bir hafta içinde altı kez saldırıya uğradık. Benim memlekete sağ olarak dönebilmem çok zor anne” diyen garip Mehmetçiğin hesabını verebilecek birisi ortada gözükmüyor…

Bu millet yoksulluğundan veya yetkisizliğinden dolayı ekonomiden, siyasetten, diplomasiden vs. anlamayabilir belki fakat askerlikten kesinlikle anlar. Çünkü Türk Milleti Asker Millettir. Mete Han’ın neslindendir. Asker bir milletin devleti otuz yıldır terörü niçin bir türlü yok edemiyor diye sorgular. Batı Toroslar’daki Çoban Ümmet bile farkındadır, bu işin ciddiye alınmadığının. Anadolu’nun yiğit evlatlarının, siyasiler ve ordu arasındaki hoşnutsuzluklara çok ucuza kurban edildiğinin farkındadır. Bir yandan teröristle uğraşırken, öte yandan terörün azdırılmaya devam edildiğini ibretle izlemektedir millet.

Asker az konuşmalı, konuştukları da kanun gibi olmalıdır.

Türk devlet geleneğinde bir vazgeçilemez olan “ORDU MİLLET ELELE” düsturu gereğince, ordu ve milletin arasını açacak hiçbir girişime fırsat verilmemelidir. Aksi takdirde devletin bekası tehlikeye düşer.

Oy hesabı derdinde olan siyasiler, birilerine şirin görünmek amacıyla, terör ve bölücü yandaşlarının ekmeğine yağ sürüyor olabilirler. Güvenlik güçleri ise, mevcut “demokrasi adına verilen ödünlerle bölünme ayrımına doğru sürüklenen ülke” şartları altında gerekli görevi yerine getirebilmelerinin mümkün olamayacağını açıkça millete arz etmeli, siyasileri de akıllandırmalıdırlar.

Aksi takdirde millet, siyasilerin ve silahlı kuvvetlerin otuz yıldır mütemadiyen tekrarlayıp durdukları “Teröre karşı mücadele kararlılıkla sürecek” sözlerini “Anadolu’nun yiğit Mehmetleri, dağdaki bitli alçaklara çok ucuza yem edilmeye KARARLILIKLA devam edilecek” olarak anlayacaktır…

Bu arada; 28 Şubatın takipçisi olduğunu söyleyenler terörü önle(ye)mezler. Çünkü; terörün belini kıran Özel Harekat Polislerini etkisizleştirip dağıtanlar 28 Şubatçıların ta kendileriydi. Terörün gemi azıya aldığı son günlerde yeniden Özel Harekatın kapısını çalmakta olanlar, 28 Şubat 1997’den bu yana telef ettirilen garip Mehmetlerin hesabını veremezler…

Teröristle mücadele silahlı güçlerin, terörle mücadele ise siyasilerin işi olduğunu çok iyi bilmektedir milletimiz. Siyasilerin “Daha fazla demokrasi” adı altında güvenlik güçlerini etkisizleştirdiklerini görmektedir.

“Büyük Ortadoğu Projesi” adı altında yapılmak istenenlerden birinin de 2015 tarihine kadar Türkiye’nin parçalanıp, doğu yarısının Ermenistan’a ve Kürdistan’a pay edilmesi olduğunu anlamaktadır. Bunun gerçekleştirilebilmesi için ülkenin hızla iç savaşa doğru sürüklendiğini içi sızlar halde izlemektedir…

Ülke bölünme değil parçalanma tehlikesiyle karşı karşıyadır!!!...

90 Yıl önce Sevr’i uygulayamayan küresel sömürgeciler, o vakit Ermeniler’i oynattıkları oyunun günümüzdeki devamında Kürtleri oynatmaktadırlar. O zaman yaşanan felaketlerin tekerrürünü arzulamaktadırlar. Anadolu’nun asli unsuru ve devlet kurucusu olan Türk Milleti’ne karşı Alevi Türkmenlerimizi bile bir dönem öne sürmek istemişlerdi “Biz Müslüman değil başka bir şeyiz” diyen Alevi postuna bürünmüş Ermeni artıkları. Bereket versin ki, bizler gibi Ehl-i Beyt sevdalılarının şiddetle karşı koymaları sonucu pısmak zorunda kaldılar. Kafir her zaman için kendinden bekleneni yapacaktır elbette. Kürt halkımızı koparabilmek için de "Sizi zorla Müslüman yaptılar. Sizin asıl dininiz Mecusilik, Zerdüştlüktür." deyip durdular. Fakat ne gariptir ki, Alevi Türkmenlerimizin gösterdikleri bu akl-ı selimi, Müslüman Kürt kardeşlerimizden görememekteyiz. Beyler! Lütfen varlığınızı gösterin ve kafirlerin oyunlarına gelerek, insanımızı birbirine boğazlatmak isteyenlere meydanı bırakmayın!

Aksi takdirde “Kürtten olmaz evliya, sakın sokma avluya!” diyenleri haklı çıkartmak üzeresiniz!...

“Aptallık, sadece ölümle doyurulabilen bir açlık çeşididir.”(Torlakon öğretisi)

Ülke göz göre göre ateşe sürükleniyor!

Galeyan geldi mi mantık gider! Galeyan gelmeden mantığı hakim kılalım lütfen!...

Değil ülkenin doğusunda veya güneydoğusunda, batı illerinde bile kendi bayrağını asamaz olmuştur Türk insanı. Çünkü; bayrak asılan araç, dükkan veya evler hainlerin hedefi olup ateşe verilmektedir her Allah’ın günü. Hainlerde her tür kanunsuzluk var iken, her şeye rağmen kanunlara bağlı kalmaya çalışan halkımız çileden çıkmak üzeredir.

“Kendi dükkanını kendin koru” düşüncesiyle tüfeklenmek üzeredir.

Etrafı ateşe veren itlere haddini bildirmek için, içleri on numara bıldırcın saçması dolu iki fişek düşünmektedir.

Birincisi: tanınmamak için çaputla örttükleri meymenetsiz suratlarına sıkmak için. İhanetin damgasını yüzlerinden ebediyen silemesinler diye…

İkincisi: popolarına sıkmak için. Etrafı ateşe verdikten sonra marifetlerini seyretmek için geçtikleri televizyon karşısında kuruyemişlerini oturarak yiyemesinler, bir daha kıçları üzerine oturamasınlar diye…

İmralı canisi derhal salıverilmeli!...

Mevcut şartlarda hak ettiği cezayı verebilmek mümkün değil nasıl olsa.

Derhal salıverin gitsin! Kutuplara dahi saklansa, ensesine binecek bir Kürşad mutlaka bulunur. Bu gerçek tüm hainler için de geçerlidir. Tek gereken: karar ve yetki…

Şu kepazeliğe bakın bir hele:

Abdo Ödükyan’ı zehirlemişler” yalanını uydurup, dört yanı ateşe verirler…

Ödükyan’ın saçını traş etmişler” martavalı atarak, etrafı savaş alanına çevirirler…

“Ermeni Ödük’ü İmralı’da öldürmüşler”  dedikleri anda, alın size iç savaş…

Hal böyleyken, eğer iç savaştan medet umanlardan(?) değilseniz, geriye bir tek çözüm(!) kalıyor;

İmralı iti kalpten filan gitmesin diye dua edin, hatimler indirin, mevlitler okutun. Büyücü, muskacı, nefesi kuvvetli ne kadar üfürükçü varsa kapısına gidip ricada bulunun; ne kadar maharetleri varsa ortaya döksünler, azılı pisliğin başına bir hal gelmesin deyi(!)…

Devletin maaşa bağladığı hainler ülkeyi iç savaşa sürüklemek için ellerinden ve dillerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Söylenenlere bakılırsa, meclisteki mevcutları yüze yakınmış.

Dünya’da bir benzeri daha yoktur böyle bir kepazeliğin. Kendi hainlerini besleyip semirten bir devlet…

İstiklal Harbimiz yıllarında çilenin en ağırlarına katlanan, fedakarlığın en fazlasını gösteren ve Cumhuriyetimizin kurulmasında en çok emeği olan yoksul Yörüklerimizin torunlarının hayallerinde bile göremeyeceği konumlara erişmiş olan nankörler “Kürtlere ayrımcılık uygulandı” diyerek, küresel sömürgecilerin tutuşturmaya çalıştığı iç savaş ateşine odun atıp körüklemeye çalışmaktadırlar!

Lütfen dikkat!!!...

Dünya iki kutuplu iken Türk Ordusu’nun savunma öngörüsü 2,5 düşmana göre idi.

Sovyetlerin dağılmasının ardından Dünya tek kutuplu hale gelince, ordumuzun savunma öngörüsü de 1,5 düşmana yükseltildi(?). Peki, sayı azaldığı halde düşman nasıl arttı?

Üstelik, düşman tanımlamasına giren Rusya’nın yeni müttefikimiz bile olabileceği düşünceleri ortada cirit atarken…?

Evet… 1.5 Düşman tanımlaması içindeki “buçuk” kısmı “iç isyancılar”ı ifade ederken, “1”lik kısmı da Birleşmiş Milletler’i ifade etmektedir.

Yani, öngörülen bütün hesaplar; Türkiye’yi iç savaşa sokup ardından da BM’nin çokuluslu müdahale gücüne işgal ettirmek üzerinedir. İşte o vakit Türkiye’nin kaç parçaya bölüneceğine işgalciler karar verecektir!!!...

Lütfen bir bakın!... Türkiye’nin Dünya’da dostu olup olmadığına bir bakın!...

Kıbrıs Türk’ü, başka hiçbir çıkar yolu kalmadığı için KKTC’yi kurmuştu 15 Kasım 1983 tarihinde. Dile kolay, çeyrek asır geçmiş üzerinden. Peki bu Cumhuriyeti bizden başka tanıyan çıkmış mı? İlk zamanlarda tanıdığını söyleyen kardeş ülkeler Pakistan ve Bangladeş daha sonra tanımalarını geri çekmişler. Neden? Uluslar arası baskılara boyun eğmek zorunda kaldıkları için… Dünya nüfusunun dörtte biri Müslüman, ülke olarak da yaklaşık olarak üçte biri(57 ülke). Fakat per perişanlar. Türkiye onlardan destek umarken, onlar da Türkiye’den umut beklemekteler…

Peki “İki Devlet Tek Milletiz” diyen Azeri kardeşlerimiz niçin tanımadılar KKTC’yi? Çünkü, onları Ermeniler vahşice katlederken imdatlarına iki helikopter bile göndermedik de onun için. Başımızda Cumhuriyet tarihimizin en dandik(çocukların deyimiyle “Sülü-Gargamel”) hükümeti vardı da ondan. Bugünkü bölücülerin babalarını da onlar meclise taşımıştı. Sovyetlerin dağıldığı o yıllarda “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar ben sizin babanızım” deyip öne düştüğü halde, kardeş Türk Cumhuriyetlerini yarı yolda bırakan, “Gök kubbeyi yere indiririz” dediği halde, burnumuzun dibinde Ermeni vahşetine uğrayan canlarımızı kurtarmak için “Aman bi tatsızlık çıkmasın” diyerek iki helikopter bile indirmeyip seyirci kalan Sülü vardı o zaman. Moskof’un tasallutunda 80 yıl zulüm görüp de, KGB-Kızılordu-Polütbüro kısgacından tam da kurtarılacağı sırada gereken ilgi gösterilemediği için Küresel Haydut ABD’nin arka bahçesi durumuna düşürülen kardeş Türk Cumhuriyetlerinin umutları boşa çıkarılmıştı o vakitler… Azerbaycan’da Ebulfeyz ELÇİBEY’e sahip çıkılamayıp da, Suret Hüseyinov adlı soytarıya yirmi çapulcuyla darbe yaptırılmasına seyirci kalındığı yıllardı o dandik Sülü-Gargamel hükümetinin olduğu talihsiz zamanlar. Bosna’da yüzyılın vahşetine Dünya seyirci kalırken, bizim de aşağılık Dünya ile birlikte hareket ettiğimiz, insanlığımızın ve kardeşliğimizin gereğini yerine getiremediğimiz için utancımızdan yerlere girmek istediğimiz zamanlar…

Bugün geldiğimiz hale bir bakın ki; KKTC’de başa gelen yeni yetmeler bile Türkiye’yi işgalci ve ayakbağı olarak niteler oldular…

Bütün bunları hesaba katarak, ekonomimizin ve daha da önemlisi ordumuzun tez zamanda güçlendirilmesinin aciliyeti vardır.

Özellikle, tümen seviyesinden kolordu seviyesine çıkartılan “Özel Kuvvetler Komutanlığı”nın, ordu seviyesine de çıkartılması gerektiği, komşumuz Irak’ta yaşananları gördükten sonra daha iyi anlaşılmaktadır. Askerimizi Dünyadaki hiçbir ulusun askeriyle kıyaslamamız mümkün değildir fakat, Saddam’ın o çok meşhur “Cumhuriyet Muhafızları”nın, işgalciler karşısında nasıl buhar olup gittikleri de akıldan çıkarılmamalıdır!...

“Akıllı insan zehrin zararını içerek öğrenmez. Zehirden kıvrananların çektiği ızdırap ona ders vermek için yeter de artar bile.”(Torlakon öğretisi)

Ne demeye çalışıyorduk?

İç savaşa beş var.

Oyunu kuralına göre oynamama seçeneği sadece rakipsiz olanlar içindir.

Dünya’da süper güç olarak adlandırılanları bile oyunlardaki maharetleri sayesinde güçlerini artırmakta veya muhafaza etmektedirler.

Oysa TÜRK’E TÜRK’TEN BAŞKA DOST YOK!...

Madem ki bize bizden başka dost yok,

Madem ki batılı dost ve müttefik bildiklerimiz kuyumuzu kazmaya devam ediyor,

Madem ki onlar bize düşman olan teröristleri koruyup barındırıyorlar; teröristleri bize teslim etmemek için yıllarca ayak sürüyüp duruyorlar; terör paralarını zaman aşımına uğratıp terör örgütüne geri iade ediyorlar; kendileri “El-Kaide’nin hesabı” diyerek istedikleri bütün hesaplara el koydukları halde, bölücü örgütün hesaplarını özenle korumaya alıyorlar; beşikteki bebelere varıncaya kadar katleden canileri “Kürt isyancı veya özgürlük savaşçısı” olarak görmeye devam ediyorlar; askerimize sıkılan kurşunlar onlardan, mayınlar onlardan…

Madem öyle işte böyle deyip onların kurallarını onlara karşı uygulamaktan başka çare yoktur.

Peki bu durumda çare?

Çare Chao!

O da ne?

Çağatay EVYAPAN’ın kod adı.

O da kim peki?

Hani geçenlerde kahraman polisimiz(?) tarafından yakalanmıştı. Dolandırıcılıktan… Dünya’nın en tehlikeli dört bilgisayar korsanınsan biriymiş. İnterpol yedi kıtada arıyormuş. Amerikan FBI’si özel ekip kurmuş yakalamak için… Amma velakin yakalamak bizim kahraman polisimize nasip olmuş(?) ve derhal SAM amcayı haberdar etmişiz. Bizim polise teşekkür edip, şükran duygularını belirtmişler, sorgulamaya katılan FBI’ciler… Sen ol da sinirlenme hadi! Sen ol da dellenme hadi!... Amerikan 6. Filosu geliyor diye umumhaneleri baştan başa temizleyip cilalayan kavat-pezo zihniyeti hatırlayıp tiksinme hadi!...

Bunun adı işbirliği öyle mi? Peki, Irak’taki uçan kuşu izleyen müttefikimiz(!), 350 hain Aktütün’e ellerini kollarını sallayıp gelirken niçin kör oldu?

Irak Barzani devletini kuran ve onlara her türlü desteği sağlayan ortağımız(!) ABD, Türkmenleri niçin ezip yok ediyor, katlediyor, tecavüz ediyor???!!!...

Bunları soramazsınız, sorsanız da cevabını alamazsınız.

Cevabını zaten bildiğimiz şeyleri niçin sormakla oyalanıyoruz ki!

Halbuki oyunun kuralı şöyle:

Gel hele benim arslanım Çağatay! Otur şöyle, sıcak soğuk bir şeyler iç, rahat ol!...

“Beni yakalamasaydınız, Amerikan Bankalarının 5-6 milyar Dolarını söğüşleyecektim” dediydin ya, ben senin devletinim ve seni söğüşleme memuru” olarak özel görevlerle donatıyorum. Ülkeyi iç savaşa sürüklemek isteyen Meclisteki bölücü yandaşlarına her ay bir trilyona yakın maaş ödüyorsam, Milli Takım Teknik Direktörü Fatih hocaya 110 milyar ödüyorsam, sana daha fazlasını öderim. Ananın ak sütü gibi helal-ı hoş olsun. Yeter ki görevini yerine getir ve dillere destan olacak bir söğüşleme yap. Günümüz şartlarında bundan daha elzem “milli görev” mi olur! Al işte sana bölücü örgütün İsviçre bankalarındaki hesap numaraları. Örgüt her türlü kanunsuz ve pis işlerden yılda 500 milyon Avro’luk gelir elde ediyor. Ayrıca örgüte mali-siyasi-askeri destek sağlayan devlet ve şahısların kasaları da şu şu banka hesaplarında. Ayrıca sana her türlü güvence, özel çalışma ortamı, kıyak kimlikler ve istediğin estetik değişiklik sağlanacaktır. Haydi arslanım göreyim seni! Göster marifetini, soyup soğana çevirerek çökert şu illet örgütü!...

Evet işte böyle. Oyunun kuralına göre oynanması böyle. Aptallığın lüzumu yok!...

Fakat nerde o devlet! Nerde o adam gibi adamlar!...

Bölücübaşına “sayın” diye hitap eden, Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ten hesap sorarcasına; “Sen ne mutlu Türk’ün diyene dersen, öbürü de çıkar, ne mutlu .ürdüm diyene der” diyen, oğulları askerlik yapmayan bir başbakanın eline düştü ülke.

“.ürtlere ayrımcılık yapıldı” diyen bir cumhurbaşkanının eline düştü.

Daha doğrusu düşürüldü.

En başta 28 Şubatçıların gayretiyle düşürüldü.

CHP ve MHP gibi umutsuz vakaların acziyetiyle düşürüldü.

Her gördüğü sakallının dedesi olmayacağını elbette biliyor milletimiz.

Bir yanda din tüccarı Türk düşmanı yobazlar,

Öbür yanda da laikçi Türk düşmanı Allahsızlar.

Bir değirmenin iki taşı gibi milleti aralarına alıp yıllardır öğütmekteler.

“Halka rağmen olan düzenler, kendi evlatlarını yiyerek beslenirler.”(Torlakon öğretisi)

Gelinen noktada bu dandik düzenin yan sanayisi de bölücü üretimler oldu…

BU SEÇİM KESİNLİKLE ENGELLENMELİDİR!!!... diye feryatlar etmiştik. Görünen köy kılavuz istemiyordu çünkü. Bu durumlara düşüleceği açık seçik belliydi…

Sen ey Başbakan! Sen ey Cumhurbaşkanı! Sen ey sorumlu ve yetkili her kişi!!!

“Çık buradan yavruuum!” diyerek ciğerparesinin albayrağa sarılı tabutunu kucaklayan genç anacığın,

Kanıbozuk hainleri sevindirmemek için ağlamayacağım!” diyen asil şehid eşi veya nişanlısının,

“Senin intikamını ben alacağım baba!” diyen 9 yaşındaki yetimin,

Babasının albayrağa sarılı tabut içinde oluşundan habersizce etrafına bakınan fakat, neler olup bittiğini yıllar sonra kavradığında, babasızlık ateşi yüreğini kavuracak olan üç yaşındaki sabinin yerine kendinizi koyamadıkça daha çoook “KARARLI” mavallar okumayı sürdürürsünüz.

Fakat az sonra millet şöyle diyecek;

Hastr len kes artık traşı!...

Türk Filozof TORLAKON

“İlkesi olmayanın kişiliği, kişiliği olmayanın ülküsü, ülküsü olmayanın da ülkesi olmaz.”(Torlakon öğretisi)

http://www.torlakon.com/

(TORLAKON; "Türk Savunma Sanatı{ÇAKIRPENÇE} ve Hayat Felsefesi, Tabuların Yakıldığı Akıl Ocağı, İnsanlığa ve Gerçeğe Açılan Pencere, Batı Toroslar'dan Yükselen Işık, Gürleyen Ses ve Anadolu Türk Ruhu'nun Yeniden Şahlanışı"dır.)

ERGENEKON VADİSİ’nden sel gibi çıktık!

MALAZGİRT OVASI’ndan kasırga gibi girdik!

TORLAKON YAYLASI’ndan yıldırım gibi gürleriz!!!...

"BEN VE MİLLETİM TANRI'NIN KIRBACIYIZ. TANRI KENDİ YOLUNDAN ÇIKANLARI CEZALANDIRMAK İÇİN BİZİ GÖNDERİR."

( Türk İmparator ATİLLA )

"BU MEMLEKET TARİHTE TÜRK'TÜ, HÂLDE TÜRK'TÜR VE EBEDİYEN TÜRK OLARAK YAŞAYACAKTIR."

"HAYATTA YEGÂNE VARLIĞIM VE SERVETİM, TÜRK OLARAK DOĞMAMDIR."

"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!"

( MUSTAFA KEMAL ATATÜRK )

*** Türkistan'da TONYUKUK, Türkiye'de TORLAKON ***


  Editör :  TORLAKON

5037 Kişi Tarafından Okundu.

Yazdır Yorum Ekle Tavsiye
 
1 2 3 4 5   Bu Habere Toplam 100 Puan Verildi
 Kaynak :  TÜRK FİLOZOF TORLAKON

 Kategori ¬ TORLAKONDAN

  Yorum ( 4 )   

 Gazi Bnb.

Tarih : 01.11.2008 13:37:32  

  KUDRETE TAPAN YARATIKLAR (4)

Kayıtlı İp:


bizi neden Arapların arkadan vurduklarını sorduğumda, tarafsızca bir gerçeği dile getirdi: ARAPLARI TANIMIYORSUNUZ HALEN, dedi. ARAPLAR KUDRETE TAPARLAR, dedi. OSMANLININ ADALETİNDEN GELEN BÜYÜK BİR KUDRETİ VARDI. ANCAK BU ADALETTEN GELEN KUDRETİ YİTİRİNCE, ZULÜMDEN GELEN AVRUPA KUDRETİNE TAPAR OLDU. Allaha emanet olunuz..
 Gazi Bnb.

Tarih : 01.11.2008 13:36:13  

  KUDRETE TAPAN YARATIKLAR (3)

Kayıtlı İp:


bu milletten alınan vergi ile damızlık hayvanlar gibi beslenen, VİPlerde ağırlanan şu şerefsiz satılmış soysuzları kimse görmüyor.. Hakkari bölgesinde ve Kuzey Irakta adım adım yürüdüm. Problemin temelinde; çizilen yanlış hudut, Uluslar arası kurallara aykırı olması, bu şerefsizleri dağa çıkaran ve besleyen, inan ki Türkiyede 100 kişi, Avrupada 100 kişi var. Bu .bneler temizlense, yani ödül yerine cezalandırılsa zaten affa vs gerek yok. Ya açlıktan ölürler ya da Devletin Kudretini görür adam olurlar belki.. 5- 6 yıl önce bir Ürdünlü ile karşılaştım ve tarihten konuşurken, bizi neden Arapla
 Gazi Bnb.

Tarih : 01.11.2008 13:32:05  

  KUDRETE TAPAN YARATIKLAR (2)

Kayıtlı İp:


Ancak bu nalet teröre karşı verilmesi gereken siyasi mücadelede biraz PASİF bir durum var. Her ne hikmetse de bahane ekonomik güçsüzlükler vs.. oluyor. Halbuki bu Millet Kurtuluş Savaşında ekonomisi ve ordusu dağılmışken dahi tam donanımlı düşman askerlerinin işgali altındayken bu köpekleri yenmeyi başarmış bir millettir. Bir avuç şerefsizi neden bitiremiyor hiç düşünen yok. Herkesin gözü mücadeleyi canı pahasına takip eden askerde hata aramada. Oysa mecliste beslenen, özel hastanelerde özel bakım altında, devletin, daha doğrusu bu milletten alınan vergi ile damızlık hayvanlar gibi beslenen,
 Gazi Bnb.

Tarih : 01.11.2008 13:27:29  

  KUDRETE TAPAN YARATIKLAR (1)

Kayıtlı İp:


Cumanız hayırlı olsun abi maillerini okuyorum, çok anlamlı ve doğru. Biliyorsun o nalet şerefsiz robo olan köpeklerle savaştım, benden daha çok savaşan arkadaşlarımız da halen o bölgede mücadeleye devam etmektedirler, gururlu ve onurlu olarak. Hepsinden önemlisi ise HAKLI ve DOĞRU olarak. Ancak Silahlı Kuvvetler, dağda beyni yıkanmış ve taşeron olarak başkalarının adına ülkemizin aleyhine çalışan köpeklere ve zavallı yaratıklara daha doğrusu haşere olan yaratıklara karşı Ülkemizin genç delikanlıları olan askerlerimiz başarılı olarak canları pahasına savaşıyorlar. Ancak bu nalet teröre karşı v.
  Sayfalar : İlk Sayfa - [1] - Son Sayfa

 Bu Kateoriye Ait Diğer Başlıklar

 
 
 

 Duyuru
  DEĞERLİ CANLAR MERHABA Torlakon ocağı, Türk Milletinin ve insanlığın bekâsı için tütmektedir. Nefesi olmak istiyorum, kâlbi vatan için atanın; sesi olmak istiyorum, toprakta kefensiz yatanın(TORLAKON)  

 
Henüz Haberlere Puan Verilmemiş..
 
Bugün için Haber Eklenmedi.
Bu Hafta içinde Haber Eklenmedi.
Bu Ay içinde Haber Eklenmedi.
 
 Takvim
 
 Ziyaretçi İstatistikleri
   
 Online : 1
 Bugün : 468
 Dün : 219
 Toplam : 1127207
 Ip No : 13.58.200.78
     
 
 Vatan Size Minnettar
 

 
 Son Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi
 
 Popüler Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi.
 
 Döviz Bilgileri

  Döviz Alış Satış
  Dolar 34.4495 34.5115
  Euro 22.2327 22.3799
 
 Hava Durumu



 
 Reklam



 

 



 
 

   © Copyright - 2008- TÜRK FİLOZOF TORLAKON - Tüm Hakları Saklıdır. 

TÜRK FİLOZOF TORLAKON

 Çilem.Net altyapısını kullanmaktadır.