ASALA artıkları kendilerini deşifre ediyorlar.
Öylesine semirmiş ve bitleri de kanlanmış ki;
İpten kazıktan kopacak cesarete erişmişler;
Atını itini nallayan piyasaya çıkmış;
Özür dileme yarışına girişmişler;
Kimlerden?
Ermenilerden.
Hangi Ermenilerden?
Türk topraklarını işgal eden Moskof'tan cesaret bularak ihanet eden ve savaşlardan dolayı korumasız kalan Türk insanını, kör testerelerle doğrayıp derilerini yüzerek, diri diri ateşe vererek yok etme tasarılarını tamamlayamadıkları için kaçmak zorunda kalan ve bazıları kaçarken Kürt halkımızın hışmına uğrayıp zıbaran Ermenilerden.
Sebep oldukları o olaylardan dolayı da;
"Türklerden toprak, Kürtlerden de kan alacağımız var" diyen Ermenilerden.
Bir başka ifadeyle;
Bugünkü Pekaka'yı kuran veya destekleyen Ermeniler; Taşnak, Hınçak ve ASALA'yı kurgulayıp da başarısız olan atalarından özür diliyorlar.
Ah bir de tarihi geriye döndürebilseler;
Atalarıyla beraber Türklerin derilerini yüzmeye girişecekler.
Erzurum'da, Van'da, Erzincan'da, Ardahan'da, Tokat'ta, Adana'da, Bayburt'ta, Muş'ta, Yozgat'ta…
Küçücük bebeklere tecavüz edip, gözlerini oyup, etlerini lime lime doğrayacaklar…
Ademoğlunun en yoksulu, insanlıktan nasibi olmayandır.
Merhamet yok, utanma yok, arlanma yok.
Mahçubiyet namına hiçbir şey yok.
Yüzleri hiç kızarmaz…
İnsan ile hayvanı ayıran şey:
Suçlu insanın yüzü kızarır, hayvanınki kızarmaz.
Vahşetle yarışta sırtlanlara rahmet okutturan bu yaratıklar,
Türk'ün güçlü çağında kapısında it gibi yalakalık ederken,
Zayıf düştüğünü gördükleri ilk fırsatta saldırıp,
İnsan olanı insanlığından iğrendirecek vahşetlerini tekrar edeceklerdir…
Bu küstahlığı, nankörlüğü ve ihaneti gören duyarlı canlarımız haklı olarak dellendiler;
"Siz bizden özür dileyin!" diye karşılık verdiler.
Aslında yanlış ettiler.
İtin ürümesine ulumakla karşılık verilirse, onun seviyesine düşülmüş olur.
Önce bakılır:
Kendi aklıyla mı ürüyor, yoksa sahibi mi havlatıyor?
Kim besleyip semirtiyor veya saldırmaya azmettiriyor?
İti değil, sahibini muhatap almalıdır…
Yazar-çizer, sanatçı-yapımcı, bilimci-filimci kılıklarında karşımıza çıkan bu yaratıkları semirtenler hizaya getirilmelidir.
Onları semirtenlerin nerelerden beslendiğini ve yönlendiğini iyi görmelidir.
"Özürcü-ermeniciler"e bir örnek olarak Y.B.
Devletin televizyonu TRT tarafından sanki dayatılarak sanatçı yapıldı.
Ülkede elinden tutulması gereken çok daha güzel sesler yokmuş gibi.
En fazla kazanan sanatçılara dahil edildi.
Güncel olarak "Media markt" adlı yabancı satıcıların reklam panolarında boy boy resimleri asılı.
Elinde tespihle "delikanlı" ayakları sergiliyor.
"Eşref saati" adlı dizide oynatılıyor.
Show adlı televizyon kanalında.
Garamemed'in televizyonunda sizin annayacağınız.
Bu dizinin her bir bölümüne 750 bin YTL ödeyen Garamemed;
"Koynumuzda sırtlan beslemişiz. Bu diziyi derhal yayından kaldırıyor; milletimden özür diliyor ve özrümün bir nebze olsun telafisi için de Tv yönetimini Ozan Arif'e veriyorum." Demelidir.
Böyle bir girişimin tam da sırası. Diziyi yapan firma ile fiyatta anlaşmazlık olup, Ocak ayında masaya oturmayı düşünüyorlarmış…
Ayrıca bu diziye kucak açacağı söylenen KanalTürk de takibe alınmalıdır!
Türkiye'de Türk'ün adını kirleten asalaklar bedelini ödemeli, hizaya gelmelidir!
TRT özür dilemelidir! Media markt özür dilemelidir! Garamemed özür dilemelidir!
Türkiye'de Türk sanatçı yok mu? Meydan niçin Türk düşmanlarına bırakılıyor?...
Ermenistan Televizyonunun Ozan Arif'e program yaptırması hiç mümkün olabilir mi?...
Özürcü nankörleri takibe almak devletin görevi, bekasının gereği ve boynunun borcudur!.
Vatandaşın görevi de; özürcüleri barındıran, besleyen, semirten ve azmalarına olanak sağlayanlara desteği kesmektir:
Yazdığı veya çizdiği gazete satın alınmayacak!
Dizi veya filimlerine yer verenlerle alışveriş kesilecek!
Hain ve nankörleri besleyenler "TÜRK DÜŞMANI" îlan edilecek!
Bu yatakçı basın-yayınlara reklam veren üreticilerin ürünleri alınmayacak!
Her vatandaş ödediği kuruşun nerelere ve kimlerin cebine gittiğine dikkat edecek!
Her üretici kimlerin ekmeğine yağ sürdüğünü ve kimlere destek olduğunu çok iyi bilecek!...
Örnek olarak Garamemed'i verdim.
Söz konusu her bir özürcü "insanlık özürlüsü"nü kimlerin semirttiğini araştırıp yazmaya vaktim yok.
Dedim ya; o iş zaten devletin görevi, bekasının gereği, boynunun borcu.
CENDERMESİ POLİSİ ŞUSU BUSU VAR DEVLETİN.
Nü'cü Kenan'ın yaftaladığı "Çete artığı"(?) konumuna düşmenin alemi yok.
"Ergenekoncu" yaftasıyla etkisizleşip madara olmanın da sırası değil.
Duyarlı ve tepkili bir vatandaş olarak üstümüze düşen:
Garamemed emicenin özrünü beklemek,
Durumda bir değişiklik olmazsa, televizyonuna, gazetesine reklam verenlerin ürünlerine para vermemek.
Cep tel hattını iptal ettirmek ve tüm tanıdıkların hatlarını da iptal ettirtmek için uğraşmak Vb…
Ülkede 81 tane vali varken, "Vali duruşu"nu ispat eden sadece Adana valimiz İ. Atış olmuştu.
Haydi Garamemed emice! "Çakallar vadisi"ni kaldırmışsın, "Şerefsiz saati"ni de kaldır!
Devletine ve milletine sahip çık, sen de takdir gör, el üstünde tutul!...
Türk'ün kendi öz yurdunda niçin garip bırakıldığını sorgulayın!...
Köpeğin üstüne havlayıp da gitmeyin!
Ona kemiği siz uzatın,
Sizin köpeğiniz olsun…
Bir köpek, eski sahibini veya dokuz yıl önce ekmek vereni unutmaz ve ısırmaz.
Unutmayın! Bu gerçek sadece ve sadece dört ayaklılar içindir.
İki ayaklı itler nankörlüğe ve ihanete çok yatkındır.
Ya derhal ekmeğini kes ayaklarına kapansın;
Ya da kıçına bir tekme indir, akrabalarının yanında soluğu alsın!...
Türk'ün hoşgörü ve iyiniyetine nankörlük ve ihanetle karşılık verenlerin, merhamet dilenmeye de hakları olmayacağı gösterilmelidir!
Bu açık bir savaş halidir!
Yığınak yapmayı bitirdiler, savaşı açığa vurdular!
Karşı cephede AB, ABD ve tüm eski düşmanlar vardır!
Siyasi savaştır; Türk'ün Türk'ten başka dostu olmadığı ortadadır!
Psikolojik savaştır; devlete, millete ve kimseye güven kaybolmaktadır!
Kültürel savaştır; Türk kimliğinden utandırılma ve yozlaştırılma savaşıdır!
Ekonomik savaştır; düşmanını besleyen aptallar çoğaltılmaya çalışılmaktadır!
Askeri savaş en son sahneye konulacaktır! Güçsüz ve mecalsiz düştüğümüzde...
Çünkü; Türk'ün güçlü çağında silahlı cephe savaşı vermenin aptallık olacağını tüm düşmanları bilmektedir.
Cephe savaşı yerine içeriden tahribat ve işbirlikçi yoluyla yıkıma gitmişler ve gitmekredirler.
Tarihte bu hep böyle olmuştur ve aptal olundukça tarih tekerrür edecektir!...
Kurtuluş Savaşımız yıllarında sokaklarımızda dolaşan işgalci Yunan askerlerini gören insanlarımız şöyle demişlerdi:
"Onca sene Balkanlar'da, Afrika'da, Arabistan'da, Yemen'de askerlik yaptıktan sonra, kendi köyümüzde bunları mı görecektik?"
EY AZİZ ve ASİL MİLLETİM!
Gidişat apaçık ortadadır!
"SON KALE"n olan devletin tasviye ve talana doğru sürüklenmeye çalışılmaktadır!
Nasıl ki 28 Şubat'ın siyonist cuntacıları "İrticaya destek verenler" diye liste yayınladılar ve Türk sermayesini çökertmeye çalıştılar ise;
Sen de derhal "Diyasporaya destek olanlar ve onları besleyenler" diye bir liste yayınla!
Siyonist ve "Megalo idea"ya destek olanları eklemeyi de unutma!...
Bu vatan için can veren şehid yakınları iş ve ekmek derdindeyken, gaziler, gidişat karşısında kahrololarak içten içe eriyip yanıyor iken;
Ülkenin kaymağını yiyerek semiren ve lüks malikanelerinde ihanet senaryoları hazırlayıp imza kampanyalarını meydana sürerek, Türk düşmanlarından alkış gören ve seni de aptal hindi yerine koyanlara haddini bildir!
Aptal olmadığını ve olmayacağını cümle aleme göster!
"Asalaklar, kendilerini taşıyanların kanlarını emerek teşekkür ederler."(Torlakon öğretisi)
Baksana hele!
Türk Milletinin aptal olduğunu iddia eden A.Nesin'in oğlu Ali bile imza atmış!
Türk halkı bu nankör ve hainlere haddini bildirmez, ekmeklerini de kesmezse eğer;
Türk Milleti'nin aptal olduğuna inanmam mümkün değil elbette fakat,
Türkiye'de Türk kalmadığına inanmaya başlayacağım!...
Ne diyordu Osman ÖZTUNÇ gardaşım;
"Türkiye'de Türk yok demek istemiyorum fakat; var da işe yaramıyor."
İşe yaradığını göstermenin vakti geçti geçiyor!...
TÜRK FİLOZOF TORLAKON
Abdulgafur Efendi’nin karısı Melek Hatun, Haçın(Saimbeyli)deki esirler arasındaydı. O yakınlarının, komşularının, çocukluk yıllarında anılarının ortağı dostlarının insanlık onuruna sığmayan işkence yöntemleriyle katledilmelerini gözleriyle gördü ve bir canlı belge niteliği taşıyan duygulu ağıtı söyleyip yakınlarına yazdırdı. Haçın’ın ele geçirilmesinden sonra bir bohça içinde bulunan bu ağıt Çukurova’yı derinden sarstı.
Melek Hatun’un ağıtından bir bölüm
Amir memur demiyerek
Hep bir ipe bağladılar
Bekir oğlu Dede Ağa’yı
Demirinen dağladılar.
Sekiz gavur bir gelince
Osmanımı şaşırdılar
Baban çetebaşı deyi
Hacı Ahmed’i bişirdiler.
Gadanı alayım gayınım
Son görgün de bumuyudu
Çifte kurşun sıkılınca
Döşek yerin sumuyudu.
Meydan gazanı gurdular
Bebekleri gaynattılar
Gün görmedik hanımları
Süngüyünen oynattılar.
Gapı gapı geziyorlar
İfadeyi yazıyorlar
Düşman başına vermesin
Oğlak gibi yüzüyorlar.
Yaşa babam oğlu yaşa
Bu da gelirimiş başa
Gaytancı Hüseyin Efendi’nin
Sarığın sardılar daşa.
Muşambaya oturtmuşlar
Etrafında geziyorlar
Sen çete topladın deyi
Çalgıyınan yüzüyorlar.
Feke’ye sevkedeceğiz deyi
Taşköprüyü aşırdılar
Yoldan geri kaçtın deyi
Gurşununan bişirdiler.
Başkatibi öldürdüler
Deyneğinen döve döve
Kürt Genco’yu yüzüyorlar
Özne gibi öve öve.
Örflüyüdün Genco Çavuş
Gavurlara eyle zavır
Bebeğimi öldürüyor
Çamsaroğlu koca gavur.
Şefikamı öldürmüşler
Mektebin önünde yatar
Babam oğlu goç Bilal’im
Bunu duysa neler yapar.
Zabıt katibi Memedi
Topuzunan dövüyorlar
Enfiyeci Hüseyin’i
Tellerinen boğuyorlar.
Kele Dudu kele Dudu
Ganlı gömlek yu diyorlar
Bebekleri gaynatmışlar
Guzu eti ye diyorlar…
“Ademoğlunu niçin bu kadar aşağılık kıldı diye Tanrı’ya sitem etmiyor, beni Türk olarak yarattığı için teşekkür ediyorum.”(FİLOZOF TORLAKON)
Kars'ta akla hayale gelmeyecek ermeni işkence yöntemleri ile katledilen iki masum Türk.