Sayın Nuh Gönültaş;
Bugün Gazetesi Köşe Yazarı
07.06.2007 tarihinden bu yana en dikkatli takip ettiğim köşe yazarlarından birisiniz. Takip etmemin nedeni, bir lise kompozisyon sınavından zar zor geçer not alabilecek yazılarınızdaki üsluba duyduğum hayranlık değil… O gün, “Erlerimiz savaşıyor, subaylarımız nerede?” başlıklı bir yazı yazmıştınız..Ve yazınızda “Muharebe subay işidir. Ama erler savaştırılıyor, yedek subaylar savaştırılıyor. PKK ile mücadelede subaylarımız nerede?” demek gafletinde bulunmuştunuz… “Subaylarımız neden şehit olmuyor?” terbiyesizliğinin kibarcasıydı bu.. Oysa, yazıyı kaleme aldığınız tarihte, Üsteğmen Muhammed Ali DEMİR’in (04.05.2007) ve Teğmen Halil Demirörs’ün (15.05.2007) şehadetlerinin üzerinden henüz bir ay geçmemişti…
Yazınızın aldığı tepkiler üzerine bir süre ortadan kaybolmayı tercih ettiniz…Yazınızın yayınlanmasından 3 gün sonra, 10.06.2007 günü Binbaşı Ramazan Armutçuoğlu, ertesi gün de (11.06.2007) Yarbay Melih Gülova şahadet şerbetini içince, sizden bir özür yazısı bekledim… Yazmadınız… 14.06.2007 günü Binbaşı Murat Özyalçın şehit oldu, yine özür dilemediniz. Yazınızı takibeden bir hafta içerisinde 3 Subay şehit olunca, Cemaatinizden kalemler bile (Örneğin Hüseyin Gülerce) sizi sert bir şekilde eleştirmek zorunda kaldılar… Siz de, zevahiri kurtarmak için “Ben, Şehit Yüzbaşı Barlas Gültepe'nin askeriydim!” başlıklı sade suya tirit kabilinden bir yazı yazdınız. Bu yazınızda; “Bu satırların yazarı teğmen rütbesinden albayına kadar vatan savunması uğruna şehit olan yüzlerce subayı isim isim bilir. Çekiç Güç’ün düşürdüğü helikopterde şehit olan subaylardan Yüzbaşı Barlas Gültepe benim komutanımdı. Terör üzerine bu kadar çok yazı yazmamda; şehit bir komutanın askeri olmam da etkili oldu.” Cümleleriyle ilk yazınızı tevil etmeye çalışsanız da, özür dilemediniz…Hatta bu yazınızda, kendi provokasyonunuzu gözardı edip, size karşı provokasyon yapıldığını iddia edebilecek kadar geniş bir hayal gücü örneği sergilediniz.
O tarihten sonra Her subayımız şehit olduğunda sizden özür yazısı bekledim.. Gelmedi… Ben de her subayımızın şahadetinden sonra sizin kulaklarınızı çınlattım… İnanıyorum ki yalnız ben değil, her subayımızın şehadetinde , onbinlerce duyarlı Türk, kulağınızı çınlatmıştır…
07.06.2007 tarihinden sonra şehit olan subaylarımızdan hatırlayabildiklerimin isimlerini sıralayarak, onlara bir fatiha göndereyim, sizin de kulaklarınızı bir kez daha çınlatayım;
10.06.2007 Binbaşı Ramazan Armutçuoğlu, 11.06.2007 Yarbay Melih Gülova , 14.06.2007 Binbaşı Murat Özyalçın, 06.08.2007 Üsteğmen Çağlar Canbaz, 09.Kas.07 Teğmen Muzaffer Gümüş, 15.Kas.07 Üsteğmen Gökhan Yavuz, 04.12.2007 Yüzbaşı Sinan Eroğlu, 24.02.2008 Üsteğmen Serkan Çakal, 01.04.2008 Yüzbaşı Hasan Tatıl, 24.04.2008 Binbaşı Ercüment Türkmen, 03.06.2008 Binbaşı Fikret Aksungur, 21.07.2008 Üsteğmen Serkan Gencer, 11.08.2008 Yarbay Mikdat Şamdancı, 07.09.2008 Üsteğmen Murat Ergül…
(Bordobereli Şehid Yüzbaşı Sinan EROĞLU ve henüz 1 yaşındaki yetimleri Bade ile Kahraman)
Özür dilemek bir yana; yazılarınız gün geçtikçe daha da radikalleşti…. Kaleminiz, konu Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı, bürokrasi ve siyasi muhalefet olunca alabildiğince keskinleşiyordu…. Anlaşılan siz de ,Türkiye’de; Türk’e, Türklüğe, Türk Devletine ve Türk Ordusuna saldırdıkça popülerleşildiğini, önünüze her kapının açıldığını fark ettiniz… Böyle giderseniz, mesela, "PKK ile savaşırken Niye hiç general ölmüyor" diye tamamlayıcı bir yazı da yazarsanız, size ait olduğunuz TARAF’ta yüksek ücretli bir iş verilir…Çongar’dan, Altan’dan ne eksiğiniz var…O da olmazsa AB Fonlarından nemalandırılırsınız…. Ama o kadar umutlanmayın, bana kalırsa Hoca Efendiden alacağınız bir aferinden başka bir şey düşmez size…Hoca Efendinin gazetelerinden birinde köşe yazarlığına devam etmeyi garantilemek de az şey değildir hani…
Bugün Şehit Binbaşı Süleyman CAN’ın cenaze namazındaydım… İmam “Er Kişi Niyetine” deyince “hem de ne er kişi” diye geçirdim içinden …
Nuh Bey, o musalla taşına konduğunuzda, sizin için “gerçekten er kişiydi” diyen çıkacak mı acaba…
3 gündür ağlıyorum Sayın Gönlütaş… Binbaşı Süleyman Can’ın şehadeti beni çok etkiledi… Hele oğlu ONUR’un o dik duruşu… “Bir Süleyman Gider Bin Süleyman Gelir” deyişi… Süleyman Binbaşı’nın yaşarken de bir ONUR’u vardı, uçmağa giderken de…
Sahi, sizin “ONUR”unuz var mı Nuh GÖNLÜTAŞ?
Dün bir haber daha geçti ajanslar… Lice’de PKK’lıların bastığı karakolda en ön safta çarpışan karakol komutanı Üsteğmen de yaralanmış…
Yani neymiş?
Türk Subayları askerinin önünde yiğitçe çarpışıyorlarmış…
Sizin iddialarınız, Türk Ordusunu Asker/Subay diye bölmeye yönelik iftiraymış…
Siz bilerek veya bilmeyerek, bazı kesimlerin gündeme getirmek istedikleri bir ihanet planı olan “Vicdani Ret” müessesenin, taban ve taraftar bulmasına katkıda bulunuyormuşsunuz…
Hâlâ Türk Milletinden, Türk Ordusundan, Türk Subaylarından özür dilemeyecek misiniz ?
Siz özür dileseniz de dilemeseniz de Türk Subayları “ONUR”larıyla hatırlanacaklar?
Ya siz?...
Fazlı KÖKSAL