Ülküdaşımız Fırat Yılmaz
Çakıroğlu’nun Şehit Edilmesi Sonrasında Yaşanan Süreçle Alâkalı Basın
Açıklaması
Hükümetin “açılım” adı altında başlatmış olduğu
ihanet süreci, üniversitelerimiz başta olmak üzere; memleketimizin birçok
noktasında bölücü hainlerin serbestçe yuvalanıp, kanlı eylemler yapmasına zemin
hazırlamıştır. Bunun son örneği, geçtiğimiz Cuma günü Ege Üniversitesinde Fırat
Çakıroğlu Ülküdaşımızın kahpece şehit edilmesi olmuştur. Bu hadise sadece Ülkücüler
değil, insanlık bilincine ve vicdana sahip her görüşten vatandaşlarımız
tarafından büyük bir üzüntü ve öfkeyle karşılanmıştır.
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı
gerek yaptığı basın açıklamalarıyla, gerekse yetkililerle gerçekleştirilen
görüşmelerde; üniversitelerde yuvalanan ihanet şebekelerine dikkat çekmiş,
gerekli önlemlerin alınması hususunda defalarca ikazda bulunmuştur. Bir ilim
merkezi olması gereken üniversitelerimiz, insanlıkla hiçbir ilgisi bulunmayan
aşağılık katil sürülerinin rahatça propaganda yapabildiği terör üsleri haline
dönüşmüştür. Bu caniler güruhu, milliyetçi öğrenciler başta olmak üzere,
üniversitede kendilerinden olmayan tüm öğrencilere karşı; tam bir terörist
zihniyetiyle her türlü baskı ve yıldırma taktiğini kullanarak, öğrencilerin en
temel hakkı olan okuma hakkını gasp etmektedirler. Üniversitelerimizin
koridorları, bölücü terör örgütünün sloganları ve katillerin resimleriyle
donatılmakta, Türk Bayrağı başta olmak üzere, Türklüğe dair hiçbir simgenin
bulunmasına müsaade edilmemektedir. Bu soysuzlaşmanın en büyük sorumlusu,
elbette ki bu yapılanmalara müsaade eden ve teröristlere çanak tutan AKP
iktidarıdır. “Kardeşlik”, “Barış” ve
“Analar ağlamasın” gibi masallarıyla taviz üstüne taviz vererek bölücüleri
cesaretlendiren siyasi iktidar, içine düştüğümüz bu ihanet çukurunun başlıca
müsebbibidir. Ancak “düşünce özgürlüğü” adı altında terörist faaliyetleri
meşrulaştıran üniversite yönetimleri ve bölücü zihniyetin üniversite
kadrolarına girmiş sözde öğretim elemanları ve üniversite yöneticileri de,
gelinen bu noktada hükümetten daha az suçlu değildir.
Öte yandan basın yayın organlarının
çok büyük bir kısmının da meseleyi “sağ-sol
çatışması”, “karşıt görüşlüler arası kavga” gibi basit sözcüklerle
geçiştirdiği görülmektedir. Tek dertleri okullarını tamamlayıp, milletine hizmet etmek
olan Ülkücülerle; okula sadece terör örgütünün propagandasını yapmak için gelen
hainlerin aynı kefede değerlendirilmesi eğer geri zekâlılıktan kaynaklanmıyorsa
şerefsizliktir, namussuzluktur, ihanete ortak olmaktır!
Fırat Çakıroğlu’nun kanı, siyasi
iktidar başta olmak üzere; İzmir Valisinin, Ege Üniversitesi Rektörünün, Ege
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanının, İzmir Emniyet Müdürünün, üniversite
güvenliğinin ve okula çok yakın olmasına rağmen zamanında olay yerine varıp,
müdahale etmeyen sağlık görevlilerinin eline bulaşmıştır. Bu hadiseyi
engelleyemeyenler, yapılan onca ihbar ve şikâyete rağmen görevlerini yerine
getirmekten imtina edenler, vazife şerefine ve bilincine sahip iseler, üzerlerine
yapışan bu lekeden kurtulmak için derhal istifa etmelidirler! İnsanlık vicdanı,
vazife ahlakı da bunu gerektirmektedir.
Buradan yetkililere çağrıda bulunuyor ve
şu sorularımızın yanıtlanmasını talep ediyoruz:
İzmir Valisi Mustafa Toprak ve İl
Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya;
Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşimiz, şehit edilmesine neden olan olay
gerçekleşmeden önce de tehditler almaktayken ve farklı zamanlarda bunları
ekiplerinize bildirmişken neden herhangi bir önlem almadınız? Üstelik basit bir
basın organının dahi takip ettiği, terör örgütünün sözde gençlik yapılanmasına
ait sosyal medya hesaplarından dahi bu tehditler savrulurken bunları hiç mi
fark etmediniz? Bu husustaki ihmaller silsilesinin sebebi nedir? Bu tavrınız
hükümetin yürüttüğü taviz ve ihanet politikaları sebebiyle terörist
faaliyetlere göz yummanın bir parçası mıdır, yoksa emrinizdeki ekiplerin
ihmalinden mi kaynaklanmaktadır? Eğer ekiplerinizin bir ihmali var ise bu
kişiler hakkında ne gibi hukuki işlemler başlattınız? Fırat Kardeşimizi polis
aracına almayı reddederek Türk Ceza Kanunu madde 83 kapsamında ihmali
davranışla ölümüne sebep olan emniyet görevlileri hakkında ne gibi bir hukuki
süreç başlattınız? Olayın doğrudan faili olan, öğrenci kılığındaki teröristler
dışında ambulansın yolunu keserek olay yerine gelmesini engelleyen ve bu
vesileyle Fırat Çakıroğlu’nu kasten öldürme suçuna iştirak eden kişi ya da
kişilere yönelik herhangi bir soruşturma başlattınız mı?
Ege
Üniversitesi Rektörü Candeğer Yılmaz,
Eğitim öğretim yuvası ve gelecek nesillerimizin hem bedenen hem aklen sağlıklı
bir şekilde yetiştirilmesine hizmet etmesi gereken üniversitenizin çeşitli
fakülteleri, sınıfları ve öğrencilerin kullanımına açık diğer ortak alanlar
bölücü örgüt sloganlarıyla, bölücübaşının posterleriyle, terör örgütü paçavralarıyla
donatılırken; bunları yapan teröristler, başta milliyetçiler olmak üzere tüm
öğrencilerin temel hakkı olan eğitim öğretim hakkını gasp ederken ve bu
hadiseler sağır sultanın dahi kulaklarını çınlatmışken siz hangi gerekçeyle bu
teröristlere kol kanat gerdiniz? Fırat Çakıroğlu kardeşimizi şehit eden soysuz
terör örgütü mensubu olduğunu alenen beyan ederken, örgüt kamplarında çekilmiş
fotoğraflarını paylaşırken, öğrenciliğine devam etmesine neden müsaade ettiniz?
Olayın gerçekleştiği Edebiyat Fakültesi’nin terör örgütünün cephaneliği,
mağarası ve adeta karargahı haline gelmesine göz yuman fakülte yöneticileri
hakkında başlatılmış veya bu acı olay üzerine başlatmayı düşündüğünüz herhangi
bir hukuki süreç var mıdır?
Ege
Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nin, diğer bir ifadeyle Ege
Üniversitesi’ndeki PKK üssünün Dekanı Ersin Doğer,
Fakülteniz koridorlarınızda ve duvarlarında yer alan sloganlar afişler sizin
sanatsal bakışınızı mı yansıtmakta? Dersliklerde bulunması gereken sıra, masa
ve sandalyelerin koridorlarda fırlatılmış ve kırık vaziyette yığılması, farklı
yönetim anlayışınızın mı bir eseri? Akıl sahibi her birey gibi böyle bir
yaklaşımın gerçeklerle bağlantısı olmadığı kanaatindeyiz. O halde geriye bir
tek seçenek kalıyor: siz ve fakülte yönetiminiz ya korktuğunuz için acz
içindesiniz ya da terörist faaliyetlere yardım ve yataklık yaparak Dekanı
olduğunuz fakültede eğitim ve öğretim hakkının gasp edilmesine çanak
tutuyorsunuz. Aksi takdirde sorumlu olduğunuz akademik birimin, terör örgütünün
her türlü yapılanmasının istingâhı oluşunu, fakülte koridorlarının mağaraya
çevrilmesini, kahpe saldırılarda kullanılan silahların saklandığı cephanelik
olarak kullanılmasını nasıl açıklayacaksınız? Bu aciz yönetim anlayışınızdan mı
vazgeçeceksiniz yoksa vazifenin gerektirdiği sorumluluk ve şeref mefhumlarından
bir nebze de olsa haberdar olduğunuzu göstererek istifa mı edeceksiniz?
Bu sorularımızın sadece basın
açıklamasından ibaret olmadığını; tespit ettiğimiz ihmallerle alakalı olarak
saydığımız kurum ve kişiler hakkında da hukuki süreçleri başlatacağımızı,
gereken her türlü hukuki mücadeleyi vereceğimizi belirtmek isteriz.
Buradan bu vesileyle ülkemizdeki tüm üniversite yetkililerine ve güvenlik
birimlerine bir çağrıda bulunmak istiyoruz: Üniversiteleri terörist unsurlardan
temizleyiniz! Aksi takdirde bundan sonra yaşanacak her türlü olayın sorumlusu
sizler olacaksınız! Siz ve yandaş basın grupları her ne kadar görmezden
gelseler de, üniversitelerdeki terörist yapılanmalar sadece
Milliyetçi-Ülkücü öğrencilere değil; geleceğimizin inşasını gerçekleştirecek
tüm üniversite gençliğine yönelik bir tehdit ve tehlikedir. Bu soysuzların yoğunlaştığı üniversite ve diğer eğitim
kurumlarının tamamında öğrenciler benzer sıkıntılara maruz kalmaktadır.
Ülkücülerin gösterdiği sağduyuyu yanlış yorumlamaya devam edenler er veya geç
hüsrana uğradıklarını muhakkak göreceklerdir!
Bütün bu elim hadiselerin yanında
Fırat kardeşimizin şehit edildiği olayın ardından terör örgütünün uzantıları
tarafından, tamamen hastalıklı ve kahpe bir zihniyetin ürünü olan bir takım
iddialar ortaya atılmış; aklı başında hiç bir kimsenin dikkate almayacağı bu
safsatalar da birtakım basın kuruluşları tarafından haber yapılmıştır. Ülkü
Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı olarak elbette ki soysuz teröristleri muhatap
alarak iddialarına cevap verecek değiliz. Ancak söz konusu iddiaların haber
yapılması üzerine, Aziz Milletimize olay ile alakalı olarak bilgi vermeyi
gerekli gördük:
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı
Genel Merkezi olarak, bizzat ve görevlendirdiğimiz avukatlar vasıtasıyla,
yaşanan olayların arka planı ve Fırat Ülküdaşımızın şehit edilişi hakkında
gerekli bilgilere sahip olduk. Soysuz katilin kim olduğu ve kaç kişinin
arkadaşlarımıza ne tür silahlarla saldırdığı konusunda da deliller ortadadır. Katil, terör
örgütü kamplarında ve kırsalda çekilmiş fotoğrafları bulunan, terör eylemleri
gerçekleştirmek üzere üniversiteye sokulmuş bir militandır. Basın kuruluşlarının, kendilerinin de ifade ettiği üzere
terör örgütü uzantısı olan bu soysuzların, adi ve alçak iddialarını haber
yapmaları da bizleri şaşırtmış, üzmüş ve bir o kadar da öfkelendirmiştir.
Ülkü Ocakları olarak gerek bölgedeki arkadaşlarımız, gerekse avukatlarımız
aracılığıyla olayı yakından takip etmekteyiz. Yasal sürecin sonuçlanmasını,
soysuz katillerin cezalandırılmasının yanı sıra bu eylemleri gerçekleştiren suç
örgütünün de çökertilerek üniversitelerden çıkartılmasını sabırla bekleyecek ve
adalet yerini bulmadıkça da susmayacağız! Gerek meydanlarda, gerek
üniversitelerde, gerekse adliye koridorlarında mücadele etmeye, milletimizi ve
vatanımızı bu soysuzlardan ve sapık zihniyetlerinden muhafaza etmeye devam
edeceğiz!
Tekrar Şehidimize Yüce Allah’tan
rahmet, kederli ailesine ve camiamıza baş sağlığı diliyoruz. Üzüntümüzün ve
acımızın hiçbir zaman dinmeyeceğini, katillere karşı kinimizin ebediyete kadar
süreceğini ifade etmek isteriz. Şehit Ülküdaşımız Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun
vebaline girenlerin peşini dünyada ve ahirette asla bırakmayacağımızı ilan
ediyoruz!
Aziz Milletimize saygıyla
duyurulur.
Olcay Kılavuz
Ülkü Ocakları Genel Başkanı
24.02.2015