***MİMİK***
Duygu ve düşüncelerin yüz kasları kullanılarak yansıtılması;
Sevincin, hüznün, öfkenin, hayretin, şaşkınlığın, umut veya umutsuzluğun,
Rahat veya rahatsızlığın, neler oluyor demenin dilsizce söylenmesi…
Hafif bir gülümseme için 17 kas imece usûlü harekete geçiyor;
Çalışarak ve çehreleri de yukarılara doğru çekerek,
Yer çekimine ve yaşlanmaya karşı direnerek,
Daha sevimli ve daha genç gösteriyor…
…
Surat asıp somurtmaksa başlı başına bir marifet(!);
Yüzde mevcut olan 43 kasın seferber olmasıyla becerilebiliyor(!)
Ekşiyen çehreler,
Sirke satan suratlar,
Beş karışa varan yüzler,
Kan bürüyen gözler, böylelikle ortaya çıkıyor.
Yer çekimine teslim olan kaslar, daha çirkin ve yaşlı gösteriyor…
…
Dalgınlıkla olan mimiklerse daha bir başka,
Hele en basit şeylerden demoralize olanların kanıksanmış hâli;
Hayatta tutundukları tüm dallar kopmuş gibi,
Yüzlerinden düşenler bin parça olmuş gibi,
Deryada altın yüklü gemileri batmış gibi,
Öldürdüklerinin yanında yatmış gibi,
Tüm dostları onları satmış gibi…
…
Olayın enerji ve hak boyutu da az önemde değildir;
Gülümseyenler iyi enerji yayarak ‘sadaka’ dağıtıp dururken,
Surat asanlar, kötü enerji yayıp ‘kul hakkı’ yediklerinin,
Çevrelerine de zulmettiklerinin farkında değildirler.
Bu arada;
İki yüzlülerin gülümsemesi ise, aflatoksinli gıdalar gibidir,
Fazla maruz kalınırsa kansere sebebiyet verebilir…
…
Ayrıca;
Zaten “çok yüzlü” olan politikacıları hesaba katmazsak,
İki yüzlü olma mazereti sadece diplomatlar için geçerlidir.
Çünkü onların mesleği; içten söverken, dıştan gülme üzerine kuruludur.
Düşman kardeşler olan Arap ve Yahudi yöneticiler de böyle yaparlar:
Dıştan -- Karşılaştığımıza ve tanıştığımıza çoook memnun oldum!
İçten -- NnnnAllah sizin topunuzu da gahretsiñg emi!!!...
…
Son bir çift sözüm olacak,
İncir çekirdeğini doldurmayacak şeylerden demoralize oluverenlerimize:
Madem ki böyle olacaktık, ‘Kötü Adam’ diyerek kendisini taşa tutanlara;
“Atın atın! Sizler bana ekmek atıyorsunuz!” diye samîmice gülümseyen,
(Dünya sinemasında başka bir eşi daha var mıdır bilmiyorum)
Filimlerinde kurşunu yedikten sonra bile kahkahasını sürdüren,
Erol Taş rahmetlinin filimlerini niye haybeye izleyip durduk ki!...
…
Tam da sırası,
Kırda çevrilmiş kuzu butunu kemirirken kahkaha patlatmanın…
Ah ulan ah! Olsa da kemirsek de patlatsak!... Dur hele dur!
Yoksa yok! Hemen demoralize olup da kendimizle çelişmeyelim;
Bizim Yörük Osman’ın getirdiği Deveci Armudu mutfakta olmalı…
Harrşş!... Hn, hın, ıhın, uhun, uhuaaah hah haaa!...
Nur içinde yat “İyi Adam!”(28 Şubat 1926 - 8 Kasım 1998)
Zihne musallat olan olumsuz düşüncüleri kovmanın yolu,
inadına gülümsemeyi sürdürmektir.(Filozof Torlakon)