*** SAYIN ÖKÜZ ***
Sana saygı duymak ve “saygın” diye hitap etmek isterdim,
Fakat olmadı be Öküz!.
İki yaşına kadar bir kişiliğin, hayâllerin ve yüce hedeflerin vardı.
Ailen ve milletin senden nice beklentilerle umutlanıyorlardı.
Yeni yetme buzağılar bile seni örnek alıp imreniyorlardı.
Göz göre göre iğdiş edilmeyi kabullenip boyun eğdin,
Kişiliğinle birlikte saygınlığını da kaybettin be Öküz!
Gün be gün itilip kakılacak, aşağılanıp horlanacak,
Gücün bitene kadar her türlü angarya ve ağır işlere sürülecek,
İş göremez duruma gelince de bıçağın altına yatırılacaksın!
“Dünyanın kanunu böyle; iyiliğe karşılık iyilik olsaydı,
Koca Öküze bıçak olmazdı” diye mırıldanacaklar.
Ve seni,
Görgüsüz, kaba, bön, anlayışsız, aptal… olarak anacaklar.
Ömrünü ‘tirene bakmakla’ tüketmişsin gibi anlatıp duracaklar.
Seni iğdiş eden Âdemoğlu “öküz hastalığı” diyecek kendi eşcinselliğine.
Şamar oğlanı da, günah keçisi de, kul kölesi de hep sen olacaksın.
Gücü elinde tutan arsız ‘haklı’ konumda olmayı hep sürdürecek…
Sana saygı duymayı ve “saygın” diye hitap etmeyi çok isterdim,
Olmadı be öküz, olmadı…
“Sayın” diye hitap etmek zorunda kalmak da çok zoruma gidiyor, çünkü,
Keser döndü sap döndü, eski devran tersine döndü,
Ayağa düştü ve bir hakaret sözcüğüne dönüştü artık “sayın”;
Sayın İtoğlu! Sayın Lağımfaresi! Sayın Onunbununeniği!...
Hayır! Hayır!. Vicdanım yine de elvermiyor sana “sayın” demeye!
Hain, nankör ve alçaklara “sayın” diye hitap edilip dururken,
Seni onlarla bir tutmaya asla elvermez vicdanım.
Torlakon can-ı gönülden ister ki, asıl kahrı çekenler hiç horlanmasın;
“Koşumdan koşuma gözlerin öpün,
İrençperler hoşça tutun öküzü!” diyen Pir Sultan ruhu kaybolmasın!
Ve bağıra bağıra derim ki;
Ey Saygın Öküz!
Seni öküzlüğe değil de boğalığa layık gördüğümü bil!
Titre, aslına dön ve alay konusu olmaktan kurtul!
Ve n’olur,
Sana öküzlüğü reva görenlere tirene bakar gibi bakarken,
Bana insana bakar gibi bak!
Herkes insan değildir,
İnsan; cana yapılan haksızlık kendisine yapılmış gibi tepki veren canlıdır.
Sana yapılan haksızlık bana yapılmış gibi hissettiğimdendir bu tepkim…
Üçe ayırdığınızı bilirim Âdemoğullarını “dost, düşman ve sakıncalı” diye,
Beni insan ve dost bil, sözlerimden de sakın gücenme!
Çünkü dost acı da olsa gerçeği söyler…
Ve ey çilekeş sakın ola kahrolan sen olma!
Vatan ve milletin kaderiyle oynanırken,
Tirene bakar gibi bakan iki ayaklı öküzler kahrolsun!...
”Kul hakkına önem vermeyenlerin dindarlığı osuruktan tayyaredir… Bencillik hayvanî bir davranıştır fakat hayvanlar genellikle Âdemoğulları kadar bencil değildirler… Hayvanlara hayranlığımın asıl sebebi; onların, çoğu zaman insanlardan daha insanca davranış sergiliyor olmalarıdır… Zekî ve kararlı olan güçlülere karşı, zayıflar da kurnaz ve uyanık olmak zorundadırlar. Çünkü kurnazlık, zekâ karşısında hep bir adım öndedir. Bundan dolayıdır ki kadınlar erkeklere karşı kurnaz davranmak zorunda kaldıkları için ‘şeytan’ damgası yemişlerdir… Kadınlar erkeklerden daha güçlü olsalardı, insan nesli kesilirdi. Çünkü öyle bir durumda erkeklerin büyük çoğunluğu ya hemcinsleriyle veya hayvanlarla yaşamaya başlardı.”(Filozof Torlakon)
Millî Mücadele yıllarında, askerlere cephane ulaştırmak için insan üstü çaba sarf eden, sert geçen kış şartlarında üzerindeki giysiyi ve yorganını, mermilerin üzerine örterek koruyan ve soğuktan donarak şehit olan Şerife Bacı.
Mevlâ mekânlarını cennetin en güzel köşesi eylesin...
Onun öküzleri nireee, günümüzün iki ayaklı öküzleri nire...