***ANADOLU YARIMADASI***
“Aptallık, sadece ölümle doyurulabilen bir açlık çeşididir.”(Torlakon öğretisi)
Yarımada ülkeleri bölünme eğilimi göstermektedirler.
Sorun oluşturan ve bölünmeye meyilli olan yerler de genellikle köklerde, yani; yarımadaların kıtalara bağlandığı kısımlardadır.
Doğudan batıya doğru bir göz atacak olursak:
Ortadan bölünmüş olan Kore Yarımadası dar gelmektedir iki küskün kardeşe..
Hindiçin Yarımadası ise paramparça ve komşuların birbirini yıllarca boğazladığı yerdir; Kamboçya, Vietnam, Tayland, Laos, Burma, vs. diye..
Hind Yarımadası da kökünden dertlidir; Bangladeş, Pakistan, Nepal, Keşmir vs. hısımlar hasım olup durmuştur yıllar yılı..
Büyük bölümü çöl olan Arap yarımadası ise, devesine atlayıp bayrağını çekenlerin kıtası gibidir; Suudi Arabistan, Yemen, Umman, BAE, Ürdün, Katar, Bahreyn, Kuveyt vs. “küçük olsun benim olsun” hesabı..
Balkan yarımadası da adamakıllı dertlidir kökünden; Yunanistan, Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Sırbistan, Hırvatistan, Bosna, Bulgaristan, Batı Tırakya vs. bir türlü sonu gelmez kin, kavga ve ayrışmaların..
Tipik yarımadalardan olan İtalyan Çizmesi ise, bir dinin merkezi olması nedeniyle dokunulmazlık zırhına büründürülmüş olup bölünme endişesinden uzak görünmektedir şimdilik..
Eski Dünya(Asya-Avrupa-Afrika)dan Yeni Dünyaya çıkış kapısı durumundaki İber Yarımadası, yurtluk ettiği İspanya ve Portekizde barındırdığı çok çeşit halklarla, kelimenin tam anlamıyla “mozaik” oluşturmaktadır. Bu iki ülke, gerek kendi içlerinde, gerekse komşularıyla olan ufak tefek sorunlarıyla hâlihazırda vaziyeti idare etmektedir..
“Yeryüzünü cennete çevirme gayretinde olmayanların, Tanrı’nın cennetini istemeye de hakları olmaz.”(Torlakon öğretisi)
Küçük Asya da denilen Anadolu Yarımadası ise Eski Dünyanın gözbebeğidir. Bir günde dört mevsimin yaşandığı ve göz koyanlarının çok olduğu bir kara parçasıdır. Yeryüzünde cennete çevrilmeye en uygun yerdir… Yarım adaların genel olarak muzdarip olduğu kökten sorun, Anadolu için de kaşıntı ve sıkıntı oluşturup durmuştur. Kökü oluşturan kısımlarda bulunan Ermeniler önce kendileri figuran olup kaşınmışlar; başlarına belayı bulup(bir kısmı göç etmek zorunda kalıp da yollarda Kürtler tarafından katledilip) pişman olduktan sonra da figuranlığı Kürtlere bırakıp seyre dalarak keyif ve heyecanla sonucu bekler olmuşlardır. Ve böylelikle “Türklerden toprak, Kürtlerden de kan alacağımız var!” hesaplarını tutturmak ve bir taşla birkaç kuş vurmak peşindedirler. Anadoluda yarım milyon kadar oldukları tahmin edilen Kürt kılığına girmiş kıripto Ermeniler ve yandaşları, Türkçe konuşmayı unutup kendilerini Kürt sanan Türkleri ve daha başka aptalları kullanarak amaçlarına ulaşmak istemektedirler. Daha önce kendileri maşa olup ateşe düşünce ayıkmış ve en uygun maşayı ateşe sürer olmuşlardır. Ayrıca; Türkiye’nin düşmanlarıyla birlikte ne kadar müttefiki varsa hepsi de Kürt denilenleri kaşınmaya teşvik etmektedirler…
“İtlerle müttefik değil ittefik olunur.”(Torlakon öğretisi)
Kökler kaşıma ve kaşınma yeridir:
Ayı, sırtını bir ağacın köküne verip kaşınır.
Öküz, bir telefon direğinin kökünde kaşınıp rahatlar.
Hain ve nankör, Anadolu Yarımadasının kökünde kaşınıp belasını arar…
Âdemoğulları ile hayvanların kaşınma neden ve çeşitleri farklılık arzeder:
Hayvanlar sadece rahatlamak için kaşınırken, Âdemoğulları bela bulmak için de kaşınırlar.
Âdemoğulları kaşınmak için bahane ararken, hayvanlar mecbur kalmadıkça kaşınmazlar.
Kaşınan hayvanlar sadece kendilerine zarar verir; Âdemoğulları ise hem kendilerine hem başkalarına hem de doğaya…
Çok keyifli gelir kaşınmak; biri gelse de onu usturuplu bir şekilde kaşıyıp dursa…
Oysa hafif bir kaşımada bile milyonlarca hücre öldürülmektedir.
Bu durum hiç de sorun değildir, çünkü onun keyfidir önemli olan…
İşte bundan dolayıdır ki;
Kaşınanı okşayıp daha da azdıran devlet, eceline susamış “Aptal Devlet”tir…
Cennet olması gereken Anadolu Yarımadasını cehenneme çevirmek isteyenlere nefes aldırmamak gerekmektedir. Devlet, varlığını adamakıllı göstermek ve kök kısmını asalaklardan, kaşınanlardan, yakıcı ve yıkıcı unsurlardan temiz tutup durmak zorundadır. Kök çürürse gövde devrilir!
Ayrıca; kök kısmını güçlendirmek için gerekli destekleri bulup yerleştirmek zorundadır. Komşularla takas yolu da hesaplı ve hasarsız bir çözüm yoludur. Aksi takdirde; çaresine bakılma zamanı geçirilen asalaklar hızla üreyip her tarafı istila edecek, başka asalaklar da onlara eşlik edecek ve başa çıkılmaları güçleşecektir…
Yeryüzüne ve Âdemoğullarına tarafsız bir gözle bakıldığında şu acı gerçek net bir şekilde görülecektir:
“Asalaklar, kendilerini taşıyanların kanlarını emerek teşekkür ederler! Türk insanı, asalakları sırtında taşımaya ve beslemeye devam ettikçe, halsiz düşecek ve kendini savunamaz hale gelecektir. Dünyâ barışı ve insanlığın huzuru Türk birliği ve gücüne bağlıdır. Türk'ün boyun eğdirildiği bir dünyâda insanlık yerlerde sürünüyor demektir. Türk'e düşman olan, insanlığın da düşmanıdır, islâmlığın da.”(Filozof Torlakon)
Sevgi dolu, anlayış dolu, barış ve huzur yurdu olsun Anadolu. Yeryüzündeki cennet olsun. Akan gözyaşlarının hep sevinçten olması dileğiyle,
ESEN KALINIZ…