***Dersimiz: BUBİ TUZAĞI***
Eski cumhurbaşkanlarımızdan birisine yakın koruma olarak önerilen Torlakon’a daha sonra Özel Harekatın eğitimi teklif edilmiş fakat o, gün gelir de ipin ucu puştun eline geçer ve şamar oğlanına çeviriverirler diye kabul etmemiş; bulunduğu her ortamda eğitimini sürdürmüş ve binlerce adam yetiştirmiştir.
“Bir milletin bahtını, adam yetiştirmeye adanmış ömürler belirler.”(Torlakon öğretisi)
Yöre: Batı Toroslar
Ders: Tuzaklama Çeşitleri
Günün Konusu: Bubi Tuzakları
Torlakon, öğrencilere hitâben sorar;
“Bu dersi iyi bir şekilde almak isteyenler elini kaldırsın!”
Herkes elini kaldırınca, sözünü sürdürür Torlakon;
“Peki, en iyi şekilde almak isteyenler kimler?”
Elini erken kaldıranları diğerlerinden ayırır ve der ki;
“Her biriniz şu patikalardan ayrı ayrı gideceksiniz ve ilk dersinizi alıp aynı yoldan geri geleceksiniz!”
Öğrenciler yola düşüp de yeterli mesafeyi kat ettiklerinde, diğer öğrencilerin eline bir kalem veren Torlakon, kalemleri kesinlikle kurcalamadan ve arkadaşlarının gittiği patikalar üzerinde mutlaka görülebilecek bir yere bırakıp gelmelerini söyler. Kalemler bırakılıp dönülür. Daha sonra da diğer öğrenciler dersten döndüklerinde sorar Torlakon;
*** Öğrenebildiniz mi ne olduğunu ilk dersin?
--- (Hep bir ağızdan yanıtlar öğrenciler) Evet öğrendik!
*** Neymiş peki?
--- “DİKKAT! SANDIĞIN GİBİ OLMAYABİLİR!!! (Torlakon öğretisi)” yazıyordu bir kayanın üzerinde.
*** Güzeel!... Şimdi de açın bakalım ellerinizi!
--- …?
*** Elinizi karalamışsınız, niçin?
--- Yolda güzel bir tükenmez kalem bulduk da, düşmüş mü yoksa tükendiği için mi atılmış anlamak için avucumuzda denedik!
*** Doğal olarak herkes sizin gibi davranırdı çünkü kalem oldukça güzel ve değerli bir kaleme benziyordu. Güzel bir çakmak bulsanız çakar, kibrit kutusu bulduğunuzda da kulağınızın dibinde çalkalardınız, boş mu dolu mu diye!... Peki, kalemi bulduğunuzda ucu açık mıydı?
--- Hayır, değildi!
*** Ve siz de ucunu çıkarmak için tepesine bastınız?
--- Evet!
*** Peki o anda aslında ne oldu biliyor musunuz?
--- …?
*** ÖLDÜNÜZ!!!
--- …?!!!
*** Nasıl olduğunu anlamak için şu karşı yamaçtaki çalının sağ tarafında bulunan naylon parçasının dalgalandığı yere dikkâtle bakın! İşte orada elinizdeki kalemin aynısı var…
!!!TÖRNNK!!!
*** Nasıl? Bir kalem bu kadar gümbürder mi diye şaşırdınız değil mi? Rüzgârı buralara kadar esti. Unutmayın! İstihbarat unsurları, patlama hızları onbin metrelere varan maddeler kullanıyorlar. Cep telefonuna yerleştirilmiş iki gram(fındık içi kadar) patlayıcı, hedefteki şahsın kafasını dağıtmak için yeterli. Oysa elinizdeki kalemlere sekiz gram kadar patlayıcı yerleştirilebiliyor!... Tuzaklarla ilgili aklınızdan hiç çıkarmamanız gereken şey; BASILAN, ÇEKİLEN, ÇEVRİLEN, ÇALKALANAN vs yani, hareket gerektiren her şeye dokunurken dikkât edeceksiniz! Sese, titreşime, ışığa vs duyarlı düzenekleri sonra göreceğiz. Zihniniz açılıp özgürleşecek ve şimdiye kadarki davranışlarınızı gözden geçireceksiniz! Tıbbî Suikastlar konusunu işlediğimizdeyse, hayata bakışınız ve davranışlarınız hepten değişecek!...
Savunma konusundaki temel dersiniz; “Her potansiyeli değerlendir, her kinetiği yönlendir!”(Torlakon öğretisi) olacak!...
Yoldaki on kuruşu eğilip alan, bir çeyrek altını da eğilip almayan pek çıkmaz! Dolayısıyla; AVLAR, EN ÇOK DÜŞKÜN OLDUKLARI ŞEYLERLE TUZAĞA ÇEKİLİRLER!...
Niteliksiz kişilerle kimse uğraşmaz! Oysa;
“Eğer ülkenin kaderini iyi yönde etkileyecek bir beyne sahipseniz, kesinlikle takiptesiniz!… Kötü yönde etkileyecek bir beyne sahipseniz ise zaten birileri tarafından kullanılıyorsunuzdur.”(Torlakon öğretisi)
Küresel sömürünün yöneticileri Makyavelist zihniyete sahiptirler ve amaca ulaşabilmek için her yolu uygun görürler. Çalışma alanları olan ülkelerdeki hedef (çok zeki, çok zengin, çok eğitimli, çok iyi yönetici-güdücü) kişileri, makâm, şöhret, para, kadın vs vaadiyle ele geçirmeye çalışırlar… Eğer hedefteki şahıs hem çok zeki hem de çok iyi eğitimli ve tecrübeliyse, etrafını çok sayıda çemberle kuşatırlar. Birini ikisini yarsa, üçüncüsünde beşincisinde yakayı ele versin diye. Ve genelde de onu en yakınındakiler(arkadaşları, akrabaları, meslektaşları) ile tuzağa çekerler. Tuzağa alet olanlar da genellikle daha önce tuzağa düşüp yakalananlardır…
* Öyle güzel kadınları kullanırlar ki, o kadınları reddetme ağırlığını gösterebilecek erkeklerin yumurtalarının etnoğrafya müzesinde sergilenmesi gerektiğini düşünürsünüz. Fakat genellikle o kadınlar da çok iyi eğitimlidirler ve kendilerini yiyebilecek erkek de pek çıkmaz.
* Hedefi parayla ele geçirmek için de yüksek oranda bütçeye sahiptirler ve istihbarat birimleri ayrıca kirli-kanunsuz işlerden elde edilen paralarla devletlerine pek yük de olmazlar.
* Şöhret vaadiyle tuzağa çekilenlerin yolu da önce yatağa atılıp filimlerinin çekilmesinden geçer. Seni yıldız yapacağız diye yamultup, görüntüleri de şantaj malzemesi ve tehdit unsuru olarak ömrünün sonuna kadar kullanırlar.
* Makâma düşkün olanlara da, “Seni merdivenlerden üçer beşer zıplatıp böyük adam yapıcaz. Bunun için de önünün açılması gerekli. Önünü açmak için de önce arkanı açmamız lâzım.” diyerek ırzına geçer ve şöhret vaat edilenlere yapılanları yaparlar…
Onların ipi artık başkalarının(puştların) elindedir ve izin verildikleri kadar kımıldayabilir veya ülkelerine yararlı olabilirler. Onların görevi özet olarak; ülkelerini oyalayıp geri bırakmak ve küresel sömürünün güdümünü sürdürmektir. Üçüncü dünya ve Îslâm ülkelerinin içine düştükleri durum bundan ibarettir…
Yöneticilerinin ipinin ucu yabancıların elinde olduğu ülkelerde, halkın zihinleri de işgâl altındadır. Akıl ve mantık dışı çok şey cereyan eder fakat, onları sorgulayacak mercî pek çıkmaz. Çıkmaz, çünkü; işin aslını bilenler susturulmuş, muhalefet ve medya etkisizleştirilip dümen suyuna sokulmuştur. Hainler kahraman îlan ediliverir, kahramanlarsa hain…
“Zihinleri işgâl edilmiş olanlar, düşmanlarının istediği şekilde düşünür ve davranırlar. Bencillik hâkim olur ve herkes her türlü fedakârlığı başkasından bekler. Fedakârlık sahipsiz kalınca da, vatan ve insanlıktan eser kalmaz. ‘Titre ve kendine dön!’ demek, zihnini işgâlden kurtar demektir.”(Filozof Torlakon)
Dünya 3. savaşın eşiğine gelmişken, ülkemiz de iç savaşın eşiğine getirildi. Devletimiz ve ülkemiz, tarihinin en tehlikeli kavşağında bulunuyor. Götürülmek istenen yol, demokrasi asfaltı döşenmiş olan cehennem yolu!
Devletimizin özgürlüğü 1938’den beri kademe kademe ortadan kaldırıldı!
Türk insanının çok az bir kısmının zihinleri özgür kalabildi. Bir yanda şehitler için gözyaşı dökenler, diğer yanda vurdum duymazlar, ülke yansa umurunda olmayanlar…
İşte bir özgür adam: O bir taksi şoförü.
Kuyumcuyu öldürerek soyup kaçan teröristlerin peşine düşmüş arabasıyla. Arkalarından çarparak yaralanmalarını ve kaçamayıp yakalanmalarını sağlamış… Hiç düşünmemiş, teröristler beni de vurur diye. Kanunlar sorar “Devletin polisi jandarması varken sana n’oluyordu ulan?!” diye. Böylelikle terör örgütünün hedefi olurum diye… Taksicilerin hayâtı zaten sürekli tehlike altında. Bundan sonra bir daha mesleğimi yapamam, ekmeğimden olurum diye düşünmemiş. İşte böyle özgür olabilmeli her vatandaşımız…
İşte bir özgür topluluk: İzmir ve Ege halkı.
Terör saldırısıyla yaralanmış olan askerlerimize kan verebilmek için akın akın hastanelere koşuyorlar. Taksicilerimiz bedavaya taşıyor onları. İşte böyle özgür olabilmeli tüm Anadolu halkı. Birliğini ortaya koyabilmeli. Tek vücut gibi, birlikte çarptırabilmeli yürekleri…
3. Harbe bütün dünya girse bile, Türkiye kesinlikle girmemeli ve kendi temizliğini yapmalı! Aksi takdirde, komşunun komşuyu boğazlayacağı günler pek uzakta görünmüyor! Kâhin değilim fakat bütün ırmakların denize doğru aktığını da apaçık görüyorum!
Haydi! Ortadoğunun uyuyan arslanını yeniden uyandıralım!
Haydi! Türk’ün aptal değil zekî olduğunu ortaya koyalım!
Haydi! Düşmanların tezgâhlarını hep birlikte bozalım!
Haydi! Hep birlikte kıralım zihinlerimizin zincirlerini!
Haydi! Ülke ve Türk Birliğini hep birlikte kuralım!...
TÜRK FİLOZOF TORLAKON
(TORLAKON; "Türk Savunma Sanatı{ ÇAKIRPENÇE } ve Hayat Felsefesi, Tabuların Yakıldığı Akıl Ocağı, İnsanlığa ve Gerçeğe Açılan Pencere, Batı Toroslar'dan Yükselen Işık, Gürleyen Ses ve Anadolu Türk Ruhu'nun Yeniden Şahlanışı"dır.)
ERGENEKON VADİSİ’nden sel gibi çıktık!
MALAZGİRT OVASI’ndan kasırga gibi girdik!
TORLAKON YAYLASI’ndan yıldırım gibi gürleriz!!!...
"BEN VE MİLLETİM TANRI'NIN KIRBACIYIZ. TANRI KENDİ YOLUNDAN ÇIKANLARI CEZALANDIRMAK İÇİN BİZİ GÖNDERİR."
( Türk İmparator ATİLLA )
"BU MEMLEKET TARİHTE TÜRK'TÜ, HÂLDE TÜRK'TÜR VE EBEDİYEN TÜRK OLARAK YAŞAYACAKTIR."
"HAYATTA YEGÂNE VARLIĞIM VE SERVETİM, TÜRK OLARAK DOĞMAMDIR."
"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!"
( MUSTAFA KEMAL ATATÜRK )
*** Türkistan'da TONYUKUK, Türkiye'de TORLAKON ***