Hayat Sıcaklığınız Kaç Derece?
(Yazıların uzunluğundan şikâyetçi olan dostlara bahâne vermemek için, bu yazıdaki tespitlerimi çok kısa olarak özetledim. Bilimsel tartışmalara açıktır, dört gözle bekliyorum… Torlakon)
Dünyamızdaki her canlının sıcaklık, nem, rüzgâr, basınç gibi birçok atmosferik değişkene, hattâ uzaydaki patlama ve fırtınalara karşı, mutlaka fizyolojik bir tepkisi vardır. Temmuz sıcaklıklarının ortalığı kavurduğu şu günlerde, güneşin altında çalışmak veya bulunmak zorunda olan canlar bunalmakta; insanlar ve hayvanlar gölgelik veya serinlik ararken, bitkiler de halsiz düşüp boyun bükmektedirler…
Bulundukları ortama göre vücut sıcaklıklarını ayarlayabilen soğukkanlı hayvanlarda durum nasıldır acaba? Örneğin “Yılan sıcağı sever” sözü doğru mudur? Bu sorunun cevabı da net olarak “İnsan ne kadar sıcak severse, yılan da o kadar sever” şeklindedir. Çünkü; yılanlar da diğer canlılar gibi “Hayat Sıcaklığı”ndan fazla uzaklaşmak istemezler. Ortama uyan vücut sıcaklıkları, belli bir derecenin üzerine çıkar da serinleyip düşüremezlerse ölürler…
Peki nedir bu hayat sıcaklığı?
Doğadaki canlılığın en rahat ve hareketli olduğu sıcaklığa hayat sıcaklığı denir. Daha doğrusu ben(Torlakon) öyle diyorum. Kendi gözlem ve araştırmalarım sonucu bu tespitte bulundum. Bu sıcaklığın kaç dereceye karşılık geldiğine de bir bakalım:
Böcekler açısından…
Milyarlara varan tür sayısıyla hayvanlar âleminin tahminen %80 kadarını oluşturan böceklerin genel olarak en iyi gelişimi gösterdikleri sıcaklık derecesi 26’dır… 30 Dereceden sonra hareketler yavaşlar, 41 dereceden sonra uyuşma ve uzun süren uyuşukluk da ölümü getirir. 46 Derece ise âni ölüm demektir… Bazı böcekler kış mevsimi yaklaşırken donmaya karşı korunmak için, gliserin(glycerin) de denen gliserol(glycerol) salgısını artırırlar. Gliserol organizmadaki sıvının donma sıcaklığını düşürerek, doğal donmaönleyici(antifiriz) görevi görür…
Sürüngenler açısından…
Dünyada 5700 kadar yılan ve kertenkele türü bulunmaktadır. Bunun 2500 kadarını kertenkele türleri oluşturur. Yılan türlerinin %75’i de Colubridae (Kamçıyılanıgiller) ailesindendir. Bu ailenin en sevdiği sıcaklık derecesi de 26’dır… Havanın 26 derece olduğu günlerde “Bugün yılan havası!” derim ve kırlarda dolaşıyorsam eğer, en az bir tanesiyle karşılaşırım. Gördüğüme sevinirim. Yakalayıp resmini veya filmini çekebilirsem daha da sevinirim…
Yılanlar birbirlerini de avlayabildiklerinden dolayı, bâzı ailelerin, özellikle de Viperidae (Engerekgiller) ailesinin hayat sıcaklığı 8-10 derece daha düşüktür. 9-19 Derecede etkinlik gösteren engerekler ile 20-30 derece arasında harekette olan kamçıyılanları birbirleriyle karşılaşmak istemezler. Eğer bir yılan, yukarıda belirtilen sıcaklık aralıklarının dışında görülebilirse, bir olağandışılık söz konusudur ve genellikle rahatsız edildiği için yer değiştiriyordur… Dolayısıyla; 30 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda ortada dolaşmamaya çalışan yılan ve kertenkelelerin vücut sıcaklıkları 41 dereceyi aşarsa ölürler…
Bitkiler açısından…
Dünyada 300 bin, ülkemizde de 10 bin dolayında olduğu bilinen bitkilere genel olarak bakıldığında da durum değişmeyecek ve karşımıza 26 derece hayat sıcaklığı çıkacaktır. Ayrıca; doğal hayatın vazgeçilmez temellerinden olan Fotosentez olayı 30 dereceden sonra azalmaya, bitkiler de bayılmaya başlayacaklardır…
Gelelim insan açısından bakışa…
Yılanlarda genel ortalama olduğu gibi, insan da 20-30 derece arasındaki hava sıcaklığında genellikle rahattır. Çıplak veya hafif giysili bir kimsenin, güneş altında sıcaktan, gölgede de soğuktan şikâyetçi olmadığı sıcaklık derecesi, yani hayat sıcaklığı 26’dır… 30 Dereceden sonraki hava sıcaklığı bunaltıcı olmaya, 41 dereceyi aşan vücut sıcaklığı da aynen böceklerde veya sürüngenlerde olduğu gibi öldürücü olmaya başlar…
Görülüyor ki; 26 derecede gâyet rahat, hareketliliğin ve verimliliğin zirvesinde olan dünya hayatı, hava sıcaklığı 30 dereceyi aştığında da yavaşlamaya başlıyor, insanlara rehâvet çöküyor, sürüngenler ve diğer hayvanlar serin yerlere kaçıyor, bitkilerin solunumu yavaşlıyor, böcekler âhesteleştikleri için tozlaşma azalıyor ve bitki verimliliği de düşüyor… 41 Dereceden sonraysa hayat tükenmeye doğru gidiyor…
Genel olarak 26 derece olan hayat sıcaklığından aşağı veya yukarı sapmalar genetik olabileceği gibi, süreğen (müzmin, kronik) hastalıklar veya vücudun eğitilmesiyle de olabilmektedir. Bâzı kimseler vardır, hayat sıcaklığı yüksek olan; temmuz sıcağında bile paltoyla dolaşırlar. Onların genellikle yaşlı kimselerden oluştuğunu görürüz… Bâzı kimseler de vardır, birazcık sıcağa bile gelemezler, engerekler gibi… Az sayıda insan da vardır, yüksek sıcağa alıştırılmış çöl gerillası gibidir; Testere pullu engerek (Echis carinatus) gibi…
Almış olduğum sıkı eğitimle hayat sıcaklığım zâten düşüktü. Kanser nedeniyle aldığım bitkisel kürler ise hayat sıcaklığımı oldukça düşürüp engereklere döndürdü. Kışın başkaları palto giyerken, ben gömlekle dolaşıyorum. Başkalarının gâyet serin bulduğu ortamlarda bile zörül zörül terleyip su içinde kalıyorum… Serin yaylaların şifalı havasında Manisa Tarzanı gibi dolaşıp, hem cildimi hem de ciğerlerimi soluklandırmak isteyip duruyorum. Kendi hayat sıcaklığımdaki havalarda yağmur altında saatlerce yürüyüp ciğerimi, yüreğimi, beynimi ve tüm bedenimi yenilemeyi arzulayıp duruyorum…
Peki sizler, hayat sıcaklığınızın kaç derece olduğunu hiç düşündünüz mü? Yılın kaç günü veya saati sizin hayat sıcaklığınızda seyrediyor? “Yaşasın! Bugünkü hava benim hayat sıcaklığımda!” diye sevinip hopladığınız hiç oldu mu? Bedeninizin o sıcaklığı derinlemesine hissetmesine ne kadar fırsat veriyorsunuz? Yoksa, sizler de bencileyin hayâllerinizi hep öteleyip mi duruyorsunuz? Öyleyse, bedeninizin şansı açık olsun:)))…
(Filozof Torlakon)