MAHKEMEDE ŞAMATA (gülümseyiniz:-))
Velâ’nıñ Âsım’ıñ Gayve… Kimi zaman mola, kimi zaman halleşme, kimi zaman da eğlence mekânıdır orası. En önemlisi de, buluşmak için verilen kavşıttır. Bir yandan, eş dost halleşir; öte yandan da, patron işçi hesapları görülür. Masaların etrafına sıralanan vatandaşlarımız, geleceğe dönük hayâlleriyle, geçmişin hâtıralarını karşılaştırırlar… Garsonun; "Çay mı, çiçek mi; oralet mi, darçın mı?" sesleri yükselir arasıra…
Öykümüz; ilçemizin bu "Efsânevî" mekânını doğrudan değil de, dolaylı olarak ilgilendirmektedir… Sabahın köründe, çarşı içinde kavga olmuştur. İlçemizin en matrak üç avcısından (Onikilik, Onaltılık ve Yirmilik) biri olan Onikilik, bu kavgaya sebebiyet vermiştir…
“Kavganın ortasında düşünülmez!”(Torlakon öğretisi)
(Mahkemeye intikâl eden bu gerçek olayda adı geçen kimselerin “kod adları” kullanılmıştır.)
İlçe Adliyesinde o gün yaşananlar aynen şöyledir:
Hâkim - Dâvâcı hanginiz?
Fıçı Ferhat - Benim, hâkimim!
Hâkim - Nedir, şikâyetin?
Fıçı - Beni dövdüle hâkimim! Şikaatçıyın!
Hâkim - Olay nasıl oldu?
Fıçı - Ben, her zımankı gibi, çöpümü dökmeden geliyoduydum. Yolum, bunnarıñ düggeniñ öñünden geçee. Aha bu çocuk; tam da yanından geçeekene, elini cebine sokdu. Bi pançak garabüberi yüzüme saşdı. Kör olmuşuyun bi gurdana. Arkadeşlee, gelmeselee; buba ovul, öldürüyolarımışımış beni!…
Hâkim - (Dâvâlılara dönerek) Niçin dövdünüz bu adamı?
Onikilik - Ben onu tek başıma dövdüm, hâkim bey!
Fıçı - Yalan söölüyyo hakimim! Hep barabaa dövdüle!...
Onikilik - Tek başıma dövdüm hâkim bey! Garabüber marabüber, âlet edevat filan da heç gullanmadım! Aha burda, goyveriñ; gine döverin, gine döverin!..
Hâkim - (Şaşkın bir haldedir. Ortada, dayak yeyip gözleri morarmış dev gibi bir adamla, onu tek başına dövdüğünü söyleyen bir çocuk durmaktadır) Anlat bakalım. Nasıl ve niçin dövdün?
Onikilik - Bi gece eveli, seeroş kafaynan, sülalemize sövdüydü. O sabah da, yanımdan geçeeken, hulu öküz gibi bakıyoodu. Zaten tepem atıkdı. Bi sumsak godum gözünüñ üsdüne. Ardından da garnına bi depme vurunca yere düşdü. Üsdüne çıkıp galgırkana, gayvedekinne gelip yerişdi emme; ben zaten yeterince göçürdüydüm. Bubam, gavgıya heç garışmadı...
Hâkim - Şahitler ne diyor?
Isgarta Guduret - Biz, Vela'nın Asım'ıñ gayvede argdeşlerinen konken oynuyoduyduk. Deeken, bi paldırtıdır kopdu. Bi de bagdık; gavga ediyoola. Ben hemen argdeşe; "Len memed! Galg len!.. Bunnaa gavga ediyo!. Ayırıverem, savabı vaadır." dedim. Deel mi len memed!.. Demedim mi len!".
Fayanscı Memed - Valla dooru söölüyyo, hâkim bey!... Şartossun dooru söölüyyo!. Aynı, dedii gibi dediydi...
Hâkim - (Fıçı Ferhat'a dönerek) Bıçak n'oldu, bıçak?
Fıçı - (Şaşkın bir şekilde) Ne bıçağı hâkimim?!..
Hâkim - Karakolda unuttuğun bıçak?.
Fıçı - Ben, bıçak filan unutmadım hâkimim.
Hâkim - Karabiberin yanında, bıçak falan yok muydu?
Fıçı - Benim, bıçakdan filan habarım yok, hâkimim!... Vallaha da yok!. Billaha da yok!... Şartossun yok!...
Hâkim - Mâdem öyle. Karakoldaki ifadende, niçin "Bana bıçak çektiler" dedin?!...
Fıçı - Valla!. Çekdilerise çekmişleedir hâkimim. Dediim gibi; beni çok dövmüşlee. Kafam, aklım, zeynim yerinden gitmiş. Nişediimi biliyom mu ben?!...
Hâkim - Öyleyse, mesele yok!... İki hafta içerde yatarsın; kafan yerine gelir!...
. . .
Necce îtibâriyle; Onikilik ve bubası sâdece mahkeme öncesi gecesini nezârette geçirmişken, Fıçı Ferhat kodesi iki haftalığına boylamıştır. Ee yok ööle kafayı çekip de sağa sola sataşmak! Şişeyi koymuyorlar hapse!...
22 Kasım 2005
(TORLAKON)