Filozof TORLAKON’dan (Huzme- 9)
(Huzme: olumlu düşüncenin yaydığı şavk)
Açılım
Aklı bulanmış bir vatandaşımız, Filozof Torlakon’un yoluna çıkarak; “Ya üstad! Bu açılım dedikleri şey ne ayak?” diye sorar. Filozofumuz bu soruyu kendi üslûbunca şöyle cevaplar;
“Açılım denen şeyin halk söylemindeki karşılığı s.çılımdır. Daha açık bir ifadeyle; karanlık bir yolun ortasına s.çmaktır… Karanlık yollarda yürüyen kişiler, etraftan gelebilecek tehlikelere karşı, yolun ortasından yürümeyi tercih ederler. Böylelikle, gelip geçenin ayaklarına bulaşan açılım memleketin her tarafına taşınır. Ortalığı pis kokular sarar. Kokuşmuşluğun sorumlusu olarak da herkes birbirini suçlar. Ortalık birbirine girer. Galeyânın önü alınamazsa, iç savaşa bile dönüşebilir…”
---…???!!!...
“Dünya barışı ve insanlığın huzuru Türk Birliği ve Gücüne bağlıdır. Türk’ün boyun eğdirildiği bir dünyada insanlık yerlerde sürünüyor demektir.”(Torlakon öğretisi)
İç harp
Türkiye’nin bölünme tehlikesini dile getirip duranlara karşı şu tepkiyi verir Filozof Torlakon:
Bölünme demeyiniz, iç harp ve parçalanma deyiniz!. İç savaş olmadan bölünmeden söz edilemez… Komşu ülke Irak’ın işgâl edilip bölüşülmesiyle birlikte ortaya çıkan yeni durumun cesaretlendirdiği kimileri(Küresel sömürgecilerin yerli işbirlikçileri-ajanları, -müslüman olmayan ve kürtçe bilmeyen- kürt kılığına bürünmüş taşnak hınçak artıkları vb), insanlarımızı “bölünme”ye râzı olur konuma getirmeye; “Defolup gidin de ne hâliniz varsa görün!” dedirtmeye, olanca tahrikleriyle çabalamaktadırlar. “Türklerden toprak, kürtlerden de kan alacağımız var” diyen ve kürtçülüğün başını çeken ermeni kalıntıları –küresel güçlerin verdiği akılla-, kürtlere –mayın tarlasına sürülen eşek- muamelesi yapmakta ve böylelikle bir taşla birkaç kuş vurma hesabındadırlar…
Meşhur müttefikimiz ABD her 24 Nisan gecesi onlara “2015’e kadar büyük ermenistana kavuşacaksınız” sözü verip durmaktadır. Siyonist-evangelist güdümlü haçlı sürüsünün işgâl ve talanıyla oluşturulan Kuzey Irak, Türkiye’nin güneydoğusuyla birleştirilsin ve doğu Anadolu da büyük ermenistan için hazırlansın istiyorlar.
Bunun da ancak 2015’e varmadan çıkarılacak bir iç savaşla ve şu şekilde olabileceğini hesaplıyorlar;
ABD’nin hazırlayıp piyasaya sürdüğü “Bölünmüş Türkiye Haritası”na bakanlar, bölünme sınır çizgisinin, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı ile çakıştığını görürler. Çevremizdeki savaş ve işgâllerin ana nedeni “Enerjiye hâkim olma” olduğuna göre ve BTC Petrol Hattı da “Küresel enerji şirketleri”nin denetiminde olduğuna göre, Irak’ta uygulananın aynısı tekrarlanır:
Bölge halkı kışkırtılıp ayaklandırılır,
BTC hattının doğusu, siyonizmin sigortası olan BM tarafından “Uçuşa yasak bölge” îlan edilir,
Türkiye kendi topraklarında kendi askerî veya sivil unsurlarını katliamdan kurtarma harekâtı yapamasın istenir,
Bölgedeki kürt halkımız bu oyuna âlet olunca da;
Diğer bölgelerimizdeki kürtlerin turşu kurulmak üzere saklanmasına izin verilmeyeceğini de herkes bilir. İşte bunun adına “Tüm ülkeyi saran iç savaş” denir…
Unutmayalım: Ülkemizden ayrılması düşünülen bölgemizdeki kürt nüfusunun dört katı batı bölgelerimizde yaşamaktadır.
Ve; ülkemizin diğer bölgelerindeki kürtleri, halkı bombalayıp katledenleri zılgıt çekerek alkışlayan yaratıkları ve hattâ başka azınlıkları da boğazlama, derilerini yüzme veya ateşe verip yakma(böyle uyaralım ki, savaşın ne demek olduğunu bilmeyenler öğrensin, unutanlar hatırlasın) eylemlerini de yine kürtler yapacaktır. Gerek ayrılmak istemediklerinden, gerekse kendilerini mecbur hissettiklerinden veya(Avrupadaki yahudilerin filistine göçmeye zorlanması gibi) güneydoğuya göçe zorlamak için…
“ABD Türkiye’yi de işgâl etsin, Irak’ta yaptıklarını Türklere de yapsın” diye bağırıp duran aşağılık yaratıkları, o meşhur “Çokuluslu güç” kurtarmaya yetişir mi acaba?... Hatırlanacağı üzere; Irak’lı kadın-kız-çocuk ve hatta erkekleri, Saddam’ın saraylarına doldurup oynatarak işkence ve tecavüz edip durmuşlardı. Devletsiz kalan Irak’lı şimdi o “zâlim despot” dedikleri Saddam’larının yaş b.kunun kokusunu arar haldedirler…
Oysa Türkler Araplara veya bir başkalarına hiç benzemez! Özgürlüğünü yitirmektense, son nefesine kadar savaşır ve şerefiyle can verir!. Türkiye’nin bölünmesi umudunu yaşayanlar, yukarıda arz ettiğim iç savaş sahnelerini gözlerinin önüne getirmeli, küresel güçlerin aklına uyarak cehennemin içine düşmemeli, hiçbir yere kaçamayacaklarını bilmeli ve akıllarını başlarına devşirmelidirler. Bu dünyada aptala acıyan son kişi olan meczup Osurgan Buyday 1972’de öldü…
“Kendi aklına hâkim olamayanlar, başkalarının aklına mahkûm olurlar.
Kendi yurduna sahip çıkamayanlar; Vatan! Bayrak! Namus! diye ağlar dururlar.”(Torlakon öğretisi)
Azınlıklar
Bir gazeteci, Filozof Torlakon’a; “Bu azınlıklar sorununun başımızı ağrıtıp durmasından nasıl kurtulabiliriz?” sorusunu yöneltir. Filozofumuzun cevabı şöyle olur:
Önce, derdin teşhisi doğru yapılmalıdır ki, kesin çözüm aranabilsin… Türkiye’de iki türlü azınlık vardır: Türk’ü hizmetçi olarak görenler ile Türk’ü hiçe sayanlar… Türk’ü hizmetçi olarak gören azınlığa “Beyaz Türkler” de denilmektedir ve genellikle yahudilerden oluşurlar…
Tüm Müslümanların ve insanlığa değer verenlerin, Türk’e dost olması ve değerini bilmesi aklın gereğidir. Dünya üzerindeki dümenleri, insanlığın durumunu ve Ademoğlunun ne mal olduğunu algılayanlar şu gerçeği apaçık fark edeceklerdir ki; Türk’e düşman olanlar, ya apaçık kâfir, ya sahte Müslüman, veya bu ikisine uşaklık eden aptallar olup, dördüncü bir ihtimâl bulunmamaktadır…
Dolayısıyla milletimiz; Atasının “Türk Milleti zekîdir, çalışkandır!” uyarısı gereği zekâsını konuşturmak ve çok çalışıp kendi yurdunda “parya” konumundan kurtulup “efendi” olmak, kendisini hiçe sayanları da piçe havâle etmek, Türkiye’yi Türk kanunlarıyla yönetmek zorundadır. Aksi takdirde; “Onunbunun kanunlarıyla yönetilen bir ülkede, onunbunun adamları da çoğalır, çocukları da…”(Torlakon öğretisi)
Çenematik
Lafazanlık huy mu yoksa hastalık mı diye soranlara şu açıklamayı yapar Filozof Torlakon:
Huy; kişinin doğasında olan ve ölünceye kadar da değişmeyen şeydir.
Hastalık ise genellikle sonradan oluşan ve tedavi edilebilirliği olan bir durumdur.
Gevezelik ise davranış bozukluğudur.
Bunun en güzel açıklanması da şöyledir:
Çok konuşan iki kişiyi baş başa bırakırsanız;
İlk önce birbirlerine kulak veriyor gibi yaparlar,
Sonra birbirlerini dinlemeden karşılıklı olarak konuşurlar,
Ondan sonra da susup, esneme geğirme faslına başlarlar,
Tilki uykusuna yatıp horlar, sineklenir ve pavkırırlar,
İş iyice rekâbete binince de yellenmeye başlarlar.
Kısacası; boğazları sussa, bağırsaklarından seslenmeyi sürdürürler…
Yani kendilerini bi’ şekilde karşısındakine dinletmenin yolunu ararlar.
Hâl böyle olunca da bu duruma “Dinlemesiz Dinletme Sultası” denebilir.
Bu “sulta”nın giderilme yolu ise ne tıbbîdir ne de kanûnî. Çözüm darbevîdir;
Ya başlarına bir hâl gelmesiyle olur, ya da başlarına taş düşmesiyle…
“Öyle bir dâvânın inatçısı olun ki; yolunda öldüğünüzde, kul da takdir etsin, Tanrı da.”(Torlakon öğretisi)
Aile huzuru
Son yıllarda hızla artan boşanma ve aile parçalanmalarının asıl nedeni sorulduğunda cevabı şöyledir Filozof Torlakon’un:
Aile bireyleri;
Başkalarını dinledikleri kadar, birbirlerine kulak vermez olurlarsa,
Fedâkârlığı ve anlayışı hep karşısındakinden beklerlerse,
Vefânın yerine nankörlüğü tercih ederlerse,
Takdir yerine tahkir edip dururlarsa,
Şükrün yerini isyâna bırakırlarsa,
Nefslerinin istediğini, akıllarının söylediğinin önüne korlarsa, olacağı budur.
Ve bu durumun sonu da daha kötüye, hattâ felâkete doğru olur.
Ben hayat arkadaşıma “Sen olmasan ben çöplüğe düşerim” der dururum.
O da bana “Dünya’ya bir peygamber daha gelseydi, o da sen olurdun” der durur. Ben gerçeği, o da inandığı şeyi dile getirir. Bu kadarcığını söyleyebilmek veya söyletebilmek de pek mârifet olmasa gerektir…
“Fedâkârlık denen şey olmasaydı, ne vatandan ne de insanlıktan eser kalırdı.”(Torlakon öğretisi)
Cennete çevirme
Mahalle Muhtarı- Ya üstad! Hani sen deyip duruyorsun ya “Yeryüzünü cennete çevirme gayretinde olmayanların, Tanrı’nın cennetini istemeye de hakları olmaz” diye; peki, yeryüzü cennete nasıl çevrilebilir?
Filozof Torlakon- Cennet deyince senin gözünün önüne ne geliyor?
Muhtar- Yeşillik-güzellik geliyor; temizlik geliyor; huzur geliyor; gülümseyen-selamlaşan insanlar geliyor…
Torlakon- Tamam işte! Sen de etrafını yeşillendirip güzelleştirmeye, temiz tutmaya, huzur sunmaya, canların yüzlerini gülümsetip, gönüllerini şen etmeye gayret et. Hattâ öyle bir hayat sür ki; kuşlar kurtlar bile seni görünce gülümseyip duacı olsunlar. Gerisini de Mevlâ’nın keremine bırak…
“Sen iyilik tohumları saç dostum; bırak nerde çimlenirse çimlensin!”(Torlakon öğretisi)
Günün sözü
“Gözleri bağlı olarak su çarkının etrafında gün boyunca dönen bir Dolap Beygiri, ancak birkaç ton suyun yerini değiştirebilir. Oysa, gözlerini hedefe kilitleyerek yarım saat koşan bir Ulak Beygiri, pes etmek üzere olan orduya muştuyu ulaştırarak bir Ulus’un kaderini değiştirebilir.”(Türk Filozof Torlakon)
* * *
Dünya barışı ve insanlığın huzuru yolunda Türk gücünün hissedilebilmesi için hiçbir şey yapamıyorum diyenler! Türk Filozof Torlakon’un öğretilerini de mi yayamıyorsunuz?!...
Unutmayın;
HÂKİMİYET ÖNCE ZİHİNLERDE BAŞLAR!!!...
(TORLAKON; "Türk Savunma Sanatı{ ÇAKIRPENÇE } ve Hayat Felsefesi, Tabuların Yakıldığı Akıl Ocağı, İnsanlığa ve Gerçeğe Açılan Pencere, Batı Toroslar'dan Yükselen Işık, Gürleyen Ses ve Anadolu Türk Ruhu'nun Yeniden Şahlanışı"dır.)
ERGENEKON VADİSİ’nden sel gibi çıktık!
MALAZGİRT OVASI’ndan kasırga gibi girdik!
TORLAKON YAYLASI’ndan yıldırım gibi gürleriz!!!...
"BEN VE MİLLETİM TANRI'NIN KIRBACIYIZ. TANRI KENDİ YOLUNDAN ÇIKANLARI CEZALANDIRMAK İÇİN BİZİ GÖNDERİR."
( Türk İmparator ATİLLA )
"BU MEMLEKET TARİHTE TÜRK'TÜ, HÂLDE TÜRK'TÜR VE EBEDİYEN TÜRK OLARAK YAŞAYACAKTIR."
"HAYATTA YEGÂNE VARLIĞIM VE SERVETİM, TÜRK OLARAK DOĞMAMDIR."
"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!"
( MUSTAFA KEMAL ATATÜRK )
*** Türkistan'da TONYUKUK, Türkiye'de TORLAKON ***