“O YANA İŞEMEEE!!!...”
“Aptallık, sadece ölümle doyurulabilen bir açlık çeşididir.”(Torlakon öğretisi)
Köyün delisi tam da köyün dışına doğru çöydüreceği sırada, köyün manyağı çıkagelir ve;
“Höst ulan höst! Görmüyor musun o tarafta mezar olduğunu! Öldüğün vakit seni gömmeyiz oraya da, ortada kalan cesedini kedi köpek yer!.” diye bağırır.
Derhal musluğu kısan delicik “Ne yana ediyim?” diye sorar.
“Ne yana edersen et!” diye karşılık verir manyak.
Bunun üzerine biraz yana doğru işemeye niyetlenen deli, manyağın;
“Oha! Güneşin doğduğu tarafa doğru işiyorsun! Yarın senin yüzünden güneş doğmayacak olursa, başına gelecekleri düşün!” uyarısıyla irkilir.
Biraz daha yana dönüp şansını denemek istediğinde de, yine gürler manyak;
“Çüş ulan çüşşş!. Papazın evine doğru işiyorsun, seni aforoz eder!.”
Bir hayli korkuya kapılan delicik başka bir yöne doğru durunca da uyarı gecikmez;
“Şimdi de kiliseye doğru şeyini gösteriyorsun, şeytan çarpacak!!!.”
Ne yapacağını şaşırmış bir halde “Peki n’apıyım?” diye soran deliye şu tavsiyede bulunur manyak;
“Yere sırt üstü uzan da, göğe doğru işe!”
Söyleneni yapan delicik usulca yerden kalkarken, bir yandan yüzündeki sidikleri elleriyle siler ve bir yandan da şöyle söylenir;
“Bugüne kadar hep kendi aklımı kullandım, gökten yağmur yağdı; ilk defa başkasının aklına uydum, sidik yağdı. Bundan sonra başkasının aklına uyarsam, başıma b.k yağsa yeridir.”
"Akıllarını (güzelce) kullanmayanların üzerine azap(pislik) yağdırırız."(Yunus suresi, 100. ayet)
Tarihte “Sevr” maddelerini milletimize dayatamayan batılı ezelî düşmanlarımız, ortaya sundukları “AB üyeliği” havucuyla istedikleri tuzağa çekebilmek için “deli tavşan” muamelesini uygulamaya devam ediyorlar:
“O yanda azınlık hakları vaaar!!!”
“Bu yanda deMOKrasi noksanlığı vaaar!!!”
“Öte yanda ruhban okulu vaaar!!!”
“Beri yanda kilise arazileri vaaar!!!”
“Şu yanda ordunuzun gölgesi vaaar!!!”
“Ho yanda soykırım özrü ve tazminatı vaaar!!!...” diye diye
En son isteklerini de yerine getirip, iç savaşla birbirimizi boğazladıktan sonra “Peki şimdi n’apalım?” diye sorduğumuzda, şunu derlerse şaşmamak gerek;
“Pılı pırtıyı toplayıp Orta Asya bozkırlarına doğru ittir olup gidin de, yere sırt üstü uzanıp göğe doğru işeyin!”
Bütün kararlarını “Batı ne der!” zihniyetiyle alıp duran yöneticilerimizin kılavuzluğunda, kendi üzerimize çöydürmemize az kaldı…
“Kendi aklına hâkim olamayanlar, başkalarının aklına mahkûm olurlar.
Kendi yurduna sahip çıkamayanlar; Vatan! Bayrak! Namus! diye ağlar dururlar.”(Torlakon öğretisi)
ATATÜRK:
“Efendiler,
Bir şeyin zararıyla bir şeyin imhası ile yükselen şeyler bittabii o şeyden zarara uğrayanı alçaltır. Hakikaten Avrupa'nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki; Hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleri ile, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir." (TBMM, 6 Mart 1922)
"Efendiler, sırası gelmişken AZİZ MİLLETİME ŞUNU TAVSİYE EDERİM Kİ; BAĞRINDA YETİŞTİREREK BAŞININ ÜZERİNE KADAR ÇIKARACAĞI ADAMLARIN KANINDAKİ, VİCDANINDAKİ ÖZ CEVHERİ ÇOK İYİ TAHLİL ETMEK DİKKATİNDEN BİR AN BİLE GERİ KALMASIN." (Söylev’den)