Belki rastlamışsınızdır...
Özellikle yeni yapılan tünellerde bir özellik mevcut.
Arabanızla tünele girdiğinizde radyonuzda ne dinliyorsanız yayın birden kesiliyor ve tünelle ilgili bilgi veren bir yayın dinlemeye başlıyorsunuz.
Gerektiğinde hayatınızı kurtarabilecek bu bilgi hizmeti radyonuzun dışarıdan elektronik müdahaleyi kabul etme yeteneğine/zaafına bağlı.
Sizden bir ricam var...
Bu yazıyı okumaya biraz ara verin ve bu yazıyı okuduğunuz bilgisayar ekranının arka yüzünü bir inceleyin.
Arkadaki etiket üzerinde FCC şeklinde bir logo ve aşağıdaki yazıyı
göreceksiniz
(bazı yeni model ekranlarda bu yazı kaldırılarak FCC standartlarına uyumludur ifadesi yerleştirildi)
This device complies with part 15 of the FCC rules.
Operation is subject to the following two conditions:
(1) this device may not cause
harmful interference, and
(2) this device must accept any interference
received, including interference that may cause undesired operation |
Türkçeleştirelim...
Bu cihaz FCC kurallarının 15. maddesine uyumludur.
Cihazın işleyişi aşağıdaki şartlara tabidir:
(1) Bu cihaz zararlı bir parazite/engellemeye sebep olamaz
(2) Bu cihaz ; arzu edilmeyen işleyişe sebep olacaklar dahil, dışarıdan her türlü müdahaleyi kabul etmelidir.
|
Daha da Türkçeleştirelim....
Evinizdeki bilgisayarın ekranı ; ABD'nin RTÜK'ü olan ve ABD'deki her türlü radyo, televizyon ve eyaletler arası iletişimden sorumlu olan FCC'nin ortaya koydu şartlara birebir uyumlu.
O kadar uyumlu ki; cihazınızı sizin kontrolünüzden çıkarabilecek dışarıdan her türlü elektronik müdahaleyi baştan kabul etmiş durumdasınız.
Bilgisayarınızdaki işletim sisteminin sahibi Microsoft'un ABD Adalet Bakanlığı ile yaptığı anlaşmalara gizlenen özel maddeleri saymıyoruz bile.
Ekranımızdan uzaklaşalım...
Yugoslavya'nın parçalandığı günlere dönelim...
Bayraksız, siyah C130 uçaklarının savaş sırasında her türlü lojistik desteği verdiği ve uyuşturucu ticareti/kaçakçılık ile semiren Yugoslavya'nın PKK'sı Kosova Kurtuluş Örgütü'nün aktif rol aldığı provokasyonlar sonucu Müslüman kardeşlerimizin maruz kaldığı katliamlar bir müdahale ortamını doğurmuştu.
NATO ve NATO'nun "sadık" üyesi Türkiye; Yugoslavya'nın parçalanmasında aktif rol almıştı. Bu NATO operasyonun iki çok yakın tanığı mevcut.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Genelkurmay Yaşar Büyükanıt.
Bu iki isim; o gün NATO merkezli olarak Yugoslavya'ya karşı başlatılan özel parçalanma sürecinin bugün kendi ülkelerine karşı başlatıldığının farkında mıdır bilemeyiz?
Bu konuyu şimdilik başka bir yazıya saklayalım.
İşte bu operasyon sırasında; koruma/gözetleme görevi yapan Türk F-16'ları belirlenen rotalarından saptıkları noktada tepelerinde dolaşmakta olan ABD AWACS uçaklarının müdahalesi ile karşılaştılar ve ekranları karartıldı.
Telsizlerden geçilen mesaj ise çok netti :
"Rotanıza geri dönmezseniz motorlarınızı da durdururuz"
ABD'nin bırakın stratejik müttefik, bırakın müttefik, bırakın dost, mert bir düşman bile olmadığının;
ABD'nin Türkiye'nin tarihi ve stratejik hasmı olduğunu yıllar önce görmesi gerekenlerin başından o günden bu yana çok vaka geçti.
1. Körfez Savaşı'nın başladığı saatlerde Ankara'da kritik noktalarda iletişimler mi kesilmedi...
Bir kaç sene önce Eskişehir'de gerçekleşen bir tatbikatta; ABD tatbikat gereği bütün üssün iletişimini mi karartmadı...
Kısacası ABD elindeki yeteneği de, kalbindeki niyetini de görmek isteyenlerin gözüne bugüne kadar onlarca kez soktu.
En son Hakkari, Dağlıca'da son yılların en kanlı PKK baskınlarından birini yaşadık.
Raporlar, duyumlar, rivayetler muhtelif. Şehit sayısının daha fazla olduğundan tutun da, saldıran grup arasında ABD'nin özel kuvvetlerinin bulunduğuna kadar bir çok olasılık karşımızda duruyor.
Olasılık olmayıp kesin olan bir şey var ki o da; baskının başlayışı ile askerlerimize yardımın gelişi arasındaki sürenin uzamasına sebep olan tam bir iletişim karartması yaşandığı.
Her türlü telsiz, telli iletişimi devre dışı bırakan bu karartma, gecenin karanlığında bir avuç evladımızı ; sınırdaki gözetleme sistemini bertaraf eden 200 PKKlı itle karşı karşıya bıraktı.
Sınırdaki havadan ve karadan ihlalleri tespit etmeye yönelik, termal kameralarla entegre sistemin temel taşını Diyarbakır'daki 2. Hava Üssünün kurduğu radarlar oluşturuyor.
Unutmayın; bu yaşadıklarımız ABD uçaklarının Mayıs ayında hava sahamızı bilinçli olarak ihlal etmesinden 5 ay sonra gerçekleşiyor.
Hala birileri; bilmeleri gereken konumlarda olmalarına rağmen, ABD'nin bütün bu iletişim karartmasını yapmasının mümkün olmadığına inanıyor olabilirler...
Onlara aşağıdaki tabloyu sunuyoruz...
ABD'nin Temel Elektronik Harp Uçakları |
EC-130 H |
C130 kargo uçağının uyarlanmış hali olan bu uçak; 13 kişilik mürettabatı ile ABD'nin taktik elektronik harp kapasitesinin temel taşlarından. Özellikle Block 35 versiyonu. Her türlü iletişimi ve erken uyarı/tespit radarlarını bloke etme yeteneğine sahip. |
25.000 feette uçabilen , saatte 300 mil hıza sahip bu uçak 1983 yılından beri hizmette. En büyük zaafı, saldırıya karşı müdafaa yeteneklerinin ve hızının sınırlı olması |
EA6B-Prowler |
Irak'taki savaşta bombardıman uçaklarına eskortluk yapmaktan ; belli bir bölgedeki uzaktan kumandalı mayınları etkisiz hale getirmeye kadar bir çok görev üstlenen bu uçak 4 kişilik mürettebata sahip. |
A6 Intruder savaş uçağının uyarlanmış versiyonu olan bu uçağın en büyük zaafı yoğun kullanım nedeni ile kullanım ömrünü tamamlamaya çok yaklaşmış olması ve eskortluk ettiği uçaklarla arasındaki hız farkı. |
EA-18G |
2009 yılında tam kapasite sahaya sürülecek olan bu uçağın ilk deneme uçuşu bu ay gerçekleşti. ABD'nin en modern elektronik harp uçaklarından ve F/A-18 E/F Super Hornetlerin uyarlanmış hali. ABD Donanmasının envanterinde. |
EC-130 H ve EA6B-Prowler'ın elektronik harp yeteneklerini geliştiren bu uçak aynı zamanda diğer savaş uçaklarının hızı ile kıyaslanabilir hızı ve radarda sunduğu düşük profil ile diğer uçakların zaaflarını taşımıyor. Yazının sonunda EA-18G'nin bir resmini bulabilirsiniz. |
Şimdi önümüzdeki soru şu...
ABD bu ve bugüne kadar ki iletişim karartmalarını hangi uçaklarla gerçekleştiriyor?
Bu soru;
Eşref Bitlis'in öldürüldüğü günün ertesinde, Türkiye'nin ABD ile birebir yüzleşmeden bu tarihi çıkmazdan kurtulamayacağının farkına varan kadroların,
ABD ile savaşa hazırlanırken önündeki binlerce sorudan sadece biri ama en güncel olanı.
Sorunun cevabının bulunup bulunmadığı ise ABD'ye sürpriz olsun...
Zamanı gelecek elbet.
Behiç GÜRCİHAN (acikistihbarat.com, 14.09.2007)
“İtlerle müttefik değil ittefik olunur.”(Torlakon öğretisi)