ANLAŞILAMADI GALİBA !...
Unutuldu gâliba!
Küresel Haydut ABD'nin akıl babalarının;
"Bir ülkeye savaş açmak veya işgal etmek için bahane olarak gerekirse
bir kasabamızı bile ortadan kaldırırız." dedikleri…
Yahudi çalışanları "O gün işe gelmeyin!" diye uyardıktan sonra,
İkiz Kule dedikleri binalarını ortadan kaldırarak da,
Afganistan ve Irak’ı işgal ettikleri…
“Bu bir haçlı savaşıdır! Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Fas’tan Moğolistan’a kadar 22 ülkenin haritaları yeniden çizilecek!” diye tehdit savurdukları…
Bu tehdidi yapanların, Türkiye’nin sınırlarını belirleyen Lozan Antlaşmasını da zaten tanımadıkları gibi, sözde ermeni soykırım teranesini de her yıl ortaya koyup durdukları…
2015 Yılından önce Türkiye’yi parçalayıp, büyük ermenistan’ı ve büyük israil’i oluşturmak için alt yapı olarak kürtleri kullandıkları/kullanacakları…
Bu hesabın Irak ayağının zaten tamamlandığı ve
Irak diye bir komşu ülkenin artık olmadığı…
ABD’nin Irak’tan ordusunu çekeceğini ve ülkeyi kendi haline bırakacağını düşünenlerin ya aptal ya da işbirlikçi oldukları… (Bizler 600 milyar dolar borcu nasıl ödeyeceğiz diye düşünürken, ABD’nin Irak diktatörlüğünü sadece yıkmak için 2 trilyon doları harcadığını düşünmekten öte aptallık mı olur?)
Hiçbir ordunun herhangi bir ülkeye “çekilmek” için girmeyeceği ve sadece “mağlûbiyet” ile çekileceği,
Unutuldu gâliba!...
* * *
Görülemedi gâliba!
Siyonist – Evangelist güdümlü haçlı güçlerinin büyük hesabının,
İran devletinin tek yumruk halinde karşı koymaları sonucu bozulduğu…
Irak ülkesini bu hâle getirmek için 12 yıl bekleyenlerin,
İran konusunda çok daha fazla zorlanacakları… (1991’de ABD’nin başını çektiği “çokuluslu” haydut gücünün saldırısıyla harabeye dönen, üç parçaya bölünen, eli kolu bağlanan, memurunun parasını ödeyemeyen, hasta ve çocukları ilaçsızlıktan ölmekte olan bir ülkeye saldırabilmek için bile 2003 yılını beklediler.)
İran’ın bu erkekçe duruşu sayesinde de, kurbanlık koyun gibi sırasını beklemekte olan Türkiye’nin “uzatmaları” oynadığı…
Bundan dolayı da, soykırım teranesini 1915’ten 1923’e kadar uzattıkları…
Hem böylece, suçu sadece Osmanlı’ya değil, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne de yükleyip, ellerindeki kozları artırmak istedikleri,
Görülemedi gâliba!...
* * *
Duyulamadı galiba!
Türkiye’nin 1938’den beri düşmanıyla aynı yatağa girdiği.
Bu yatağı hazırlayanın da, ısmarlama tarih kitaplarında “Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı” olarak vurgulanıp duran İnönü olduğu…
(Hatırlanacağı üzere bu İnönü’nün oğlu da 1991’de terörist elebaşılarını mebus olarak meclise sokmuş, bakan yaptığı zerzevatlar da sadece Adalet Bakanlığı’na beşbini aşkın pekaka taşeronu militan yerleştirmiş ve ardından da; “Ne yani! Ülkücüleri mi yerleştirecektik?!.” diye dayılanmışlardı. Onların kankası olan kişiyi de bugünlerde Atatürk’ün kurmuş olduğu partinin başına getirdiklerine ve tek umut olarak pompaladıklarına dikkât!!!)
Atatürk’ün gerçek en yakın silah arkadaşının(aynı zamanda korumasının) da, Giresun tepelerinde başsız yatan Topal Osman olduğu…
“Tarih boyunca aynı seviyedeki zekalar, aynı seviyedeki kurnazlıklar karşısında âciz kalmışlardır.”(Torlakon öğretisi)
Atatürk’ün(Kurdun) zekası da, İnönü’nün(Tilkinin) kurnazlığı karşısında aynı âkibete uğramıştır.
En yakın dostunu(Topal Osman’ı) satmak zorunda kalan Koca Kurt, çakallar sofrasının ortasında yapayalnız kalmıştır…
Cumhuriyetin ilk 15 yılında yokluktan var edilen tüm ulusal kazanımlar neredeyse tümden kaybedilmiş, ülke geriye doğru yuvarlanagelmiştir…
Ata’mızı zehirleyerek öldüren yasaklı localar serbest bırakılmış,
Ülkemizin yarısını “Tanrı vaadi olarak” kendilerinin sayan israil devletini ilk tanıyan olunmuş,
12 Yılda adamakıllı bunalan halkımızın seçtiği muhalefet iktidarının başbakanı mahkemelerde siyonist maşaların elinde maskara edilip ipe çekilirken de “Seni ben bile kurtaramam” denilmiş,
Her darbe sonucu ülke biraz daha ABD ve İsrail’in kucağına sürüklenmiş,
Ve günümüzde de geldiğimiz noktada adamakıllı kapana kısılmıştır…
Bu kapandan kurtulmanın yegâne yolu, Türk’ün efsanevi gücünü ve aklını ortaya koymaktır.
“Ortadoğudaki uyuyan Arslan uyandırılmamalı!” diyen küresel haydutları şoka uğratmaktır.
İstanbul’u alma girişiminin haçlıları uyandıracağı ve tehlikeli sonuçlar doğuracağı endişesini dilegetiren vezirlere hitaben Fatih Sultan Mehmet Han’in;
“Kartal bir kez havalandı mı, leş kargaları uçmaya cesaret gösteremezler! Tehlike en etkili silahımdır! Tehlikeden öyle bir güç kazanırım ki ben, KORKUMDAN DAHA KORKUNÇTUR!.” ifadesini çok iyi anlamaktır.
“Kaybedişler iki türlüdür; direnerek, pes ederek. Kazanma ihtimâli sadece direniştedir.”(Torlakon öğretisi)
Titreyip kendine gelmek, kükreyip çakalları inine göndermektir!
Yıllardır haykırıp duruyoruz;
“Dünya barışı ve insanlığın huzuru Türk Birliği ve Gücüne bağlıdır. Türk’ün boyun eğdirildiği bir dünyada insanlık yerlerde sürünüyor demektir!” diye,
Duyulamadı gâliba!...
* * *
Sezilemedi gâliba!
Acaba bu arslanda kükreyecek hâl kaldı mı diye ikide bir;
Subayımızı küstahça tokatlayan,
Birlikte tatbikat yaptığı savaş gemimizi kazara(!) vuran,
Kendi ürettiğimiz füzelerimizi Orta Anadolu’da deneyen uzmanlarımızın kafalarını koparmak için, İncirlik üssünden kalkan uçakları insan boyu yükseklikten uçuran,
ASELSAN’daki mühendislerimizi kim vurduya göndermek için kollayan,
Seçkin askerî birliğimizin başına çuval geçirip aşağılayan müttefik(ittefik)in nihâi hedefi,
Sezilemedi gâliba!...
“İtlerle müttefik olunmaz, ittefik olunur.”(Torlakon öğretisi)
* * *
Anlaşılamadı gâliba!
Dünya nüfusunun dörtte birinin Müslüman olduğu,
Müslümanların dörtte birinin de Türk olduğu…
Başsız olan ve iradeden yoksun kalan Türk- İslâm dünyasının sonunun hüsran olduğu…
Türk varlığının Birliğinden geçtiği ve yüreklerin birlikte vurması gerektiği…
Gaziantep’i korumanın yolunun, ileri karakol Gazze’den geçtiği…
“Maçı kendi sahasında yapmak kazanım(avantaj) olabilir fakat, savaşı kendi ülkesinde yapmak yenik başlamaktır.”(Torlakon öğretisi)
“Sınırlarınızda sorun varsa, onu gidermenin yolu sınırları genişletmektir.” diyen Mete Han’ın çok isabetli söylediği…
Dostunuz ile düşmanınız kavgaya tutuştuğunda, dostu korumanın yolunun derhâl araya girmek olduğu… (İran’ın uranyum takası işinde Türkiye’nin aracı olması bu nedenledir. Gazze olayının aynı günlere denk getirilmesi de, İsrail’den ziyade ABD’yi köşeye sıkıştırmak içindir.)
Ötelerden bir şairimizin sözü çınlıyor kulaklarımda:
“Yüksek doğup alçak yaşamaktansa cihanda,
Bir gölgede yatmak diledim namsız nişansız.
Hergün bir parça daha eğilmekten emîn ol,
Bir kere serilmek daha hoş toprağa cansız…”
Şimdi soruyorum:
Zillet nereye kadar?!.
Düşmana fahişelik nereye kadar?!..
Düşmana yataklık edip komşuya saldırtmak nereye kadar?!...
“ABD Türkiye’yi de işgal etsin, Irak’ta yaptıklarını Türkler’e de yapsın” diyor, bu vatanın ekmeğini yiyen bazı aşağılık yaratıklar!
Ben ise, yüksek ruhlu bir insan ve Türk olarak diyorum ki;
Küresel haydutların işgâlini kurbanlık koyun gibi bekledikçe,
Irak’ı bombalayan ABD uçakları İncirlik’i, Gazze’yi bombalayan İsrail uçakları da Konya’yı kullanmaya devam ettikçe, kendimi pzvnk gibi hissetmeye devam edeceğim!...
İbret olsun ibret!
Gazze gemisindeki silahsız Türkler bile
İsrail’in en özel ve tam donanımlı askerlerini altlarına sçırtmaya yetmiştir…
Türk Savunma Sanatı Torlakon’un Birinci Temel Savunma Telkini:
“Her potansiyeli değerlendir, her kinetiği yönlendir.”
Ve son uyarı:
“Kendi aklına hâkim olamayanlar, başkalarının aklına mahkûm olurlar!
Kendi yurduna sahip çıkamayanlar; vatan, bayrak, namus diye ağlar dururlar.”(Torlakon öğretisi)
Zulüm içinde tebessüm etmeye çalışmak akılcı çözüm değil!
Feryadım anlaşılamadı gâliba!...
Türk Filozof TORLAKON
(TORLAKON; "Türk Savunma Sanatı{ ÇAKIRPENÇE } ve Hayat Felsefesi, Tabuların Yakıldığı Akıl Ocağı, İnsanlığa ve Gerçeğe Açılan Pencere, Batı Toroslar'dan Yükselen Işık, Gürleyen Ses ve Anadolu Türk Ruhu'nun Yeniden Şahlanışı"dır.)
ERGENEKON VADİSİ’nden sel gibi çıktık!
MALAZGİRT OVASI’ndan kasırga gibi girdik!
TORLAKON YAYLASI’ndan yıldırım gibi gürleriz!!!...
"BEN VE MİLLETİM TANRI'NIN KIRBACIYIZ. TANRI KENDİ YOLUNDAN ÇIKANLARI CEZALANDIRMAK İÇİN BİZİ GÖNDERİR."
( Türk İmparator ATİLLA )
"BU MEMLEKET TARİHTE TÜRK'TÜ, HÂLDE TÜRK'TÜR VE EBEDİYEN TÜRK OLARAK YAŞAYACAKTIR."
"HAYATTA YEGÂNE VARLIĞIM VE SERVETİM, TÜRK OLARAK DOĞMAMDIR."
"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!"
( MUSTAFA KEMAL ATATÜRK )
*** Türkistan'da TONYUKUK, Türkiye'de TORLAKON ***