OK GİBİ DOĞRU OLMAK
“Gafiller; kaybetmeye hazır, gören körlerdir.”(Torlakon öğretisi)
Cennet yurdumuzun çok az bir kısmı kaldı şimdiye dek ayak basmadığım.
Mayınlı, pusulu vadileri, dağ başlarını ve nice yaylaları dolaştım;
Issız yamaçların patikalarında bıraktım ayak izlerimi.
Kürt Alevisi olduğu söylenen köyleri de gezdim.
Aleviliğimizi de gayet iyi bilirim, Müslümanlığımızı da.
Bu gördüklerim ne Aleviydi ne de Müslüman.
Kürt Alevisi kılığına girmiş ermenilerdi.
Amerikalı olduğumu sanarak çok sevinmişler,
Türk olduğumu öğrenince de birden suratları asılmıştı.
Kinlerini besleyen ve diri tutan şey;
Sözde “Osmanlı sürgün etmiş, Kürtler de yollarda kesmiş”ti.
“Türklerden toprak, Kürtlerden de kan alacaklıyız” düşüncesiydi.
Bunlardan bazıları mebus olup meclise girerek bir yandan semiriyor,
Bir yandan da Türkiye’yi iç harbe sürükleme yolunda kaşımayı sürdürüyor.
Çünkü “büyük ermenistan”ı oluşturmanın yolu Kürt-Türk iç savaşından geçiyor.
Bu gerçeğe parmak basan Yusuf HALAÇOĞLU hoca da etkisizleştiriliyor BOP’çularca.
BOP’un içinde hem “Bep” hem de “Bip”(Büyük İsrail projesi) var.
Büyük kürdistan projesi(Bkp) diye bir şey aptal kandırma vaadi.
O sadece; “Bip” ve “Bep” oluşturma yolunda mayın tarlasına sürülecek olan eşeklerin aklına düşürülen karpuz kabuğundan ibaret.
Yeni “Sevr”i Kürtleri kullanarak uygulama derdindeler.
“Türkiye’nin yarısı ermenistana verilsin” demiş bir Moskof bunağı.
“Kapadokya’ya kadar bize Tanrı vaadi” diyen Yahudiler kıs kıs gülüyordur.
Ankara’dan doğusunu israil ve ermenistan arasında nasıl pay etmeyi düşünüyorlar acep?
Arada kalan Kürtler de;
Osmanlı’ya ihanetin cezası olarak israil belasıyla ödüllendirilen ve
“Bizi yine kurtarsa kurtarsa Türkler kurtarır” diye ağlayan Arapların durumuna düşecek!!!
Halkımızın Müslüman sandığı kimi buçuklar ve güncel Lawrensler de
Bu vahim gidişâta çanak tutmaktalar ne yazık ki…
Bu dünyada aptala acıyan kimse yoktur!!!
Aptala acıyan son kişi olan komşumuz Meczup Osurgan Buyday 1972’de vefat etti…
“Kendi aklına hakim olamayanlar, başkalarının aklına mahkûm olurlar!
Kendi yurduna sahip çıkamayanlar; Vatan! Bayrak! Namus! Diye ağlar dururlar.” (Torlakon öğretisi)
Acaba çok sert mi çıkışıyorum diye soruyorum kendi kendime,
Ve sonra da diyorum ki;
Olsun!
Sertliğin eğer;
Fitneyi uyandırmaya çalışanların sesini boğacaksa,
İnsanımızın birbirini boğazlamasına engel olacaksa,
Böyle sertliğe kurban olsun onsekiz bin âlem…
* * *
Gezmeye doyamadığım cennet yurdumda,
Kimi zaman da soluklandım kahve köşelerinde.
Yüreği pırıl pırıl pek çok canımızla hasbihâl eyledim.
Kimileriyle helâlleşerek, kimileriyle de helâlleşmeye fırsat bulamadan ayrıldım.
İyi bir iz, izlenim ve gülen yüz bırakmaktı asl’olan.
Hikmetin ipuçlarını yakalayıp birbirine ulamaktı…
Altında Hz. Mevlana yazan ve beni ok gibi vuran bir söz gördüm,
Tokat’ın Turhal İlçesindeki bir dükkânın duvarında:
“Ok gibi doğru olsam, yayla atarlar beni;
Yay gibi eğri olsam, elde tutarlar beni.
Doğruda aç görmedim, eğride görmedim tok;
Eğri yay elde kalır, menzil alır doğru ok.”
Ömür çok kısaydı.
Yollar’sa uzadıkça uzuyordu.
Menzile erişmek için kestirme yollar bulmak gerekiyordu.
Oysa kestirme yollar,
Tehlike, zorluk ve çilelerle doluydu…
Bu toprağın seslerinden biri, yaylalardan, yamaçlardan,
Vadilerden yankılana yankılana çınlatırdı kulaklarımı, derman olurdu dizlerime:
“Menzil almak isterisen, gönül sabreyle sabreyle,
Dostu bulmak isterisen, gönül sabreyle sabreyle.”
Sabır gerekti elbette fakat,
Gayret ve azim daha da önemliydi.
İki türlü olurdu kaybedişler: direnerek, pes ederek.
Kazanma olasılığıysa sadece direnişte vardı.
“Olmasını istediğin şeylerin nazlanacağını, istemediğin şeylerin de direneceğini bil; azmi ve sabrı terk eden kaybeder.”(Torlakon öğretisi)
Ok gibi doğruluktan ödün vermeden yürümeliydi hayat yolunda.
Sadece yerdeki minik canları görüp ezmemek için eğilmeliydi.
İzde doğru,
Özde doğru,
Sözde doğru,
Hazda doğru…
Doğru davranışların haz ve mutluluğunu yaşarken,
Haz alınan şeylerin de doğrusunu seçmek gerekirdi…
Kendini bilmekti asl’olan.
Işığa koşan pervaneler gibi olmaktı aydınlanma yolunda.
“Hamdım, piştim, yandım” diye ahvâli özetler Hz. Mevlana.
Işığa kavuştuğunda yanıp kül olduğu halde gıkı bile çıkmayan pervaneyi,
Son nefesini “Vatan sana canım feda” diye veren aziz şehidi,
Üzerimizde hakları bulunan, bilip bilmediğimiz cümle canları
Hiçbir zaman akıldan çıkarmamak gerekiyordu…
“En kısa öğreti; Hakka riayet etmektir.”(Torlakon öğretisi)
Doğruluk, duruluk ve sadâkât denilince, Yunus çıkar annacımıza;
Tapduk’un ocağına odunun bile eğrisinin girmesine katlanamayan Koca Derviş,
Kendi demesiyle “Miskin Yunus”
“Adımız miskindir bizim,
Düşmanımız kindir bizim,
Biz kimseye kin tutmayız,
Cümle âlem birdir bize.”
Aziz ve asil Türk insanının engin gönlünü cihana sunar Koca Türkmen Atası.
O söyler de, sözünün eğrisi hiç olur mu:
“Ömür bahçasının gülü solmadan, Uyan gel gözlerim gafletten uyan!
Ecel birgün bize haydı demeden, Uyan gel gözlerim gafletten uyan!.
Niçin gaflet ile mağrur olursun, Geçer kervan gider yolda kalırsın,
Pişman olur sararıp da solarsın, Uyan gel gözlerim gafletten uyan!.
Yunus artık yeter sözün tutulmaz, Senin kumaşların burda satılmaz,
Böyle gitmeyinen menzil alınmaz, Uyan gel gözlerim gafletten uyan!.”
Kendisi değildi elbette gaflette olan,
Bütün bu söyledikleri bizlereydi.
Âlem uyanıkken
Gaflette olma maskaralığına düşmemek gerekiyordu.
“Dostun tokadı uyanma şansı tanır, düşmanınki tanımaz.”(Torlakon öğretisi)
Evet,
Ömür kısa,
Yollar’sa uzadıkça uzuyor.
Menzile erişmek için,
Doğru yolda hızla ilerleyen
Doğru ok gibi olmak gerekiyor.
Esen kalsın kavim kardaş…
Türk Filozof TORLAKON
(TORLAKON; "Türk Savunma Sanatı{ÇAKIRPENÇE} ve Hayat Felsefesi, Tabuların Yakıldığı Akıl Ocağı, İnsanlığa ve Gerçeğe Açılan Pencere, Batı Toroslar'dan Yükselen Işık, Gürleyen Ses ve Anadolu Türk Ruhu'nun Yeniden Şahlanışı"dır.)
ERGENEKON VADİSİ’nden sel gibi çıktık!
MALAZGİRT OVASI’ndan kasırga gibi girdik!
TORLAKON YAYLASI’ndan yıldırım gibi gürleriz!!!...
"BEN VE MİLLETİM TANRI'NIN KIRBACIYIZ. TANRI KENDİ YOLUNDAN ÇIKANLARI CEZALANDIRMAK İÇİN BİZİ GÖNDERİR."
( Türk İmparator ATİLLA )
"BU MEMLEKET TARİHTE TÜRK'TÜ, HÂLDE TÜRK'TÜR VE EBEDİYEN TÜRK OLARAK YAŞAYACAKTIR."
"HAYATTA YEGÂNE VARLIĞIM VE SERVETİM, TÜRK OLARAK DOĞMAMDIR."
"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!"
( MUSTAFA KEMAL ATATÜRK )
*** Türkistan'da TONYUKUK, Türkiye'de TORLAKON ***