BİR(ermeni) ÇETENİN ANI FOTOĞRAFI (Halûk TARCAN’dan)
Hâlâ mı hiç bir şeyden haberi olmayan batılı parlamenterlerin mâsum Ermenileri ?!
GÜNEY-DOĞU Mondros bırakışması üzerine, İmparatorluk topraklarının paylaşılmasıyla, Fransız kuvvetleri, antlaşma dışı olarak Güney Doğu’yu işgale başlar. Osmanlı Yönetiminin, büyük bir ihtiyatsızlıkla buradaki tüm kuvvetleri geri çekmiş olması, Fransızlara gerekli olan cesareti verir.
- 11 Ekim 1918. İçinde 400 Ermeni olan bir tabur, Dörtyol’u işgal eder.
Fransızlar 1 yıl içinde işgal kuvvetlerinin adedini yükseltirler,
1 Kasım 1919’da General Dufieux(düfiyö) yönetiminde tam bir Fransız kolordusu hâline getirilir.
- Piyadenin yanında 3 hafif, 1 ağır topçu alayı, 1 süvari alayı, uçak ve tanklarla donatılmış olarak karargâhın Adana’da bulunduğu bir kuvvet oluşturulur.
- Bu Fransız kuvvetlerinin içinde Ermeni lejyonu bulunmaktadır. Ayrıca;
- yerli Ermeniler de silâhlandırılır. Bütün bunlara ilâveten, yerli Ermenilerin oluşturduğu
- GAMAVOR gizli kuruluşu da işgal kuvvetlerinin gücünü arttırır. Fransız kuvvetlerinin işgali, yavaş yavaş halkı isyan ve çok güçlü bir mukavemete sevkeder.
Kilikya’da Ermeniler azınlıktadırlar. Fransız egemenliği altında bile olsa devlet kurmaları imkânsızdır..
- ERMENİ LEJYONU SAVAŞ YAPACAĞINA,
- Osmanlı/Rus savaşının başlamasıyla sınırı aşıp İlk yıkım ve kıyım örneği veren, Garo Pastırmacıyan gibi,
- ETNİK TEMİZLİĞE KOYULUR. Bu, işgal kuvvetleriyle çatışmayı büsbütün alevlendirir…
ERMENİLERİN, 1780’DE MARAŞ’TA BAŞLAMIŞ OLDUKLARI CANAVARLIKLARINI AYNEN DEVAM ETTİRDİKLERİNİ BAZI ÖRNEKLERLE GÖRELİM :
‘’...:Yeni geline göbek atmasını söylediler, reddedince, bebeğini havaya atıp altına süngü tuttular, bayılan gelinin sırayla ırzına geçtiler...
‘’... 18 Ermeni Samanlığa saklanmış 11yaşında bir kızın sırayla ırzına geçtiler...
‘’... kadınlarımızın üreme organlarının arasına kasatura ile delik açıp oradan hayvânî hislerini tatmin ettiler...
‘’... kadınları diri diri memelerinden astılar…
‘’....kızlarımızı kazığa oturttular, direnenlere kendileri kazık çaktılar; Bu halde, meydanlarda namaza durdurdular, karşılarına geçip güldüler…
‘’...Kadınların kollarını, üreme organlarını kestiler.
‘’...Çocukları yaktılar, ağaçlara çivilediler, bayrağımızı yaktılar…
‘’...Esir aldıkları askerlerimizi, Kepez tepesinde diri diri uçuruma attılar…
‘’... öldürdükleri Türkleri Kanlı Köprü uçurumuna attılar...
İşte, Batının tanımak, bilmek istemediği, inanmamak için direttiği Ermeni canavarlıkları... (Kahraman Maraş 1nci sempozyomu 1986)
“Ademoğlu’nu niçin bu kadar aşağılık kıldı diye Tanrı’ya sitem etmiyor, beni Türk olarak yarattığı için teşekkür ediyorum.”(Filozof TORLAKON)
30 Ocak 1919- Georges Picot (Jorj Piko) bir telgrafında, ‘’Ermeni gönüllülerinin, çaresi olmayan disiplinsizliğinden şikâyet eder.(Fr.Dış.Arş.Levant, 1918 –1929,Arménie V.I f.332- K.G)
Le General Hamelin, 10 Mart tarihli telgrafında, Ermeni komitelerinin neden olduğu sıkıntılardan söz eder .(aynı belge V.6,f,73- K.G)
Sonunda Ermeni Milli Birlik Komitesinin, Paris’te Bogos Nubar Paşa ile birlikte hareket edip, Ermeni lejyonunu kışkırttıkları ortaya çıkar (aynı dosya f.62-K.G.)
Fransız Kumandanlığı, İngilizlerin de ısrarıyla, Ermeni lejyonunu kaldırmak zorunda kalır.(Fr.Dış İş.Arş.Levant, 1918-1929 Arménie V.I – K.Gürün)
Fransız topçusu ise, Maraş’ın 7 mahallesini yıkmıştır. 3 mahalle kısmen yıkılmış, 8 cami, 15 okul. tahrip olmuştur.
Maraş, Antep, Urfa Fransız işgalinin gerçek yüzü budur...
Eli silâh tutanlar, 20 ile 80 kişilik gruplar hâlinde silâhlanırlar. Büyük Millet Meclisi ordusunun yardıma gelmesine imkân yoktur. Ancak, bir kaç kurmay subay gönderebilirler.. Ellerinde av tüfekleri vardır. Fakat, Fransız kuvvetlerine baskınlarla, onların ellerinden, makineli tüfek, top, vb.. elde ederler.
Antep, Urfa, Maraş, bütün kudretleriyle mukavemet ederler. Büyük, zayiat verdirirler, onları püskürtürler Ve bilindiği gibi
- Gazi-Antep, Kahraman-Maraş, Şanlı-Urfa adlarını alırlar.
Halkımızın, Fransız-Ermeni boyunduruğunu kabul edemiyeceğinin ortaya çıkmasıyla,
- bir grup Ermeni, başlarında
- Sasun ayaklanmasında Türk kıyımı yapmış olan Damadyan’la birlikte,
- Seyhan / Ceyhan nehirleri arasındaki bölgeyi işgal ederek burada özerkliklerini ilân eder..
- Fransızların kendilerini engellemek istemeleri üzerine,
- BAĞIMSIZ ERMENİ DEVLETİ KİLİKYA’yı kurduklarını ilân edip Adana Vali Konağını işgal ederler.
- 1 saat kadar sonra Fransız kumandanı gelip Mihran Damadyan’a, ‘’Bu gülünç komediye son vermelerini’’ emreder..
- Ermeni yöneticiler bir kere daha aldatılmış olduklarını öğrenmişlerdir.
İşte bu yöneticiler ki, Osmanlı Yönetiminde efendi bir millet olarak, Millet-i Sadıka adını almış olan Ermeni halkını felâketlere sürüklemişler, onları suça teşvik eden Batılıların sözlerine kanmışlardır.
1921 Ekim ayında Fransızlar Ankara Antlaşmasıyla kayıtsız şartsız çekilip giderler..
Türk kıyımına karışmış olmalarından korkarak Ermenilerden
- 80.000 kişi, Mustafa Kemal Paşa’nın teminatına rağmen kaçıp, Marsilya’ya yerleşirler…
Yeridir, söyleyelim :
- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti asla harp suçluları sorunu yaratmamış, kimseyi mahkemeye vermemiştir.
İşte bu kıyımı yapan ve Marsilya’ya kaçan Ermenilerin çocukları ve torunlarıdır ki, bugün masum Ermeni rolünü oynamakta ve dünyayı iftiraları ve yalanlarıyla aldatmaktadırlar. Örneğin,
Ermeni Patriği Zaven efendi, Maraş’ta 2000 Ermeninin katledildiğini Bogos Nubar’a bildirir. Reuter bu sayıyı 70.000’e çıkarır(Fr.Dış:Arş.Levant 1918-1929 Arménie v.8.f.91 ve f.180-K.G.)
18 Şubat 1920’de Loyd Corc, İstanbul’daki Britanya Amiralinden 20.000 Ermeninin katledildiğini öğrendiğini söyler (bir başbakan bu kadar alçak olamaz) (aynı dosya V.9..F.10)
İngiliz Dışişleri Bakanı Millerand, araştırma sonucu 1000 kadar Ermeninin, o da çatışmada öldüğünü beyan eder(aynı dosya F.36)..
Fransızlar, Kilikya Türk katliamını bilmemektedirler. Fransız kuşaklarına anlatıldığına göre,
- ‘’Ermenilerle Türkler boğazlaşıyorlarmış da, Fransızlar gelip aralarına girmiş ve barışı sağlamışlar...MIŞ ???
( Halûk Tarcan )
“Dünya barışı ve insanlığın huzuru Türk Birliği ve Gücüne bağlıdır. Türk’ün boyun eğdirildiği bir dünyada insanlık yerlerde sürünüyor demektir.”(Torlakon öğretisi)
Abdulgafur Efendi’nin karısı Melek Hatun, Haçın(Saimbeyli)deki esirler arasındaydı. O yakınlarının, komşularının, çocukluk yıllarında anılarının ortağı dostlarının insanlık onuruna sığmayan işkence yöntemleriyle katledilmelerini gözleriyle gördü ve bir canlı belge niteliği taşıyan duygulu ağıtı söyleyip yakınlarına yazdırdı. Haçın’ın ele geçirilmesinden sonra bir bohça içinde bulunan bu ağıt Çukurova’yı derinden sarstı.
Melek Hatun’un ağıtından bir bölüm
Amir memur demiyerek
Hep bir ipe bağladılar
Bekir oğlu Dede Ağa’yı
Demirinen dağladılar.
Sekiz gavur bir gelince
Osmanımı şaşırdılar
Baban çetebaşı deyi
Hacı Ahmed’i bişirdiler.
Gadanı alayım gayınım
Son görgün de bumuyudu
Çifte kurşun sıkılınca
Döşek yerin sumuyudu.
Meydan gazanı gurdular
Bebekleri gaynattılar
Gün görmedik hanımları
Süngüyünen oynattılar.
Gapı gapı geziyorlar
İfadeyi yazıyorlar
Düşman başına vermesin
Oğlak gibi yüzüyorlar.
Yaşa babam oğlu yaşa
Bu da gelirimiş başa
Gaytancı Hüseyin Efendi’nin
Sarığın sardılar daşa.
Muşambaya oturtmuşlar
Etrafında geziyorlar
Sen çete topladın deyi
Çalgıyınan yüzüyorlar.
Feke’ye sevkedeceğiz deyi
Taşköprüyü aşırdılar
Yoldan geri kaçtın deyi
Gurşununan bişirdiler.
Başkatibi öldürdüler
Deyneğinen döve döve
Kürt Genco’yu yüzüyorlar
Özne gibi öve öve.
Örflüyüdün Genco Çavuş
Gavurlara eyle zavır
Bebeğimi öldürüyor
Çamsaroğlu koca gavur.
Şefikamı öldürmüşler
Mektebin önünde yatar
Babam oğlu goç Bilal’im
Bunu duysa neler yapar.
Zabıt katibi Memedi
Topuzunan dövüyorlar
Enfiyeci Hüseyin’i
Tellerinen boğuyorlar.
Kele Dudu kele Dudu
Ganlı gömlek yu diyorlar
Bebekleri gaynatmışlar
Guzu eti ye diyorlar…
“Ademoğlunu niçin bu kadar aşağılık kıldı diye Tanrı’ya sitem etmiyor, beni Türk olarak yarattığı için teşekkür ediyorum.”(FİLOZOF TORLAKON)
Kars'ta akla hayale gelmeyecek ermeni işkence yöntemleri ile katledilen iki masum Türk.
http://www.torlakon.com/haberdetay.asp?ID=41