Filozof TORLAKON’dan (Huzme- 8)
(Huzme: olumlu düşüncenin yaydığı şavk)
Cennetin resmi
Ortaokul birinci sınıfta Türkçe öğretmeni öğrencilerin ufkunu açma amacıyla tahtaya kaldırdığı dördüne;
“Haydi bakalım çocuklar! Tahtayı tebeşirle dört eşit parçaya bölün ve kendi hissenize düşen kısma cennetin resmini çizin.” der.
Diğer üç öğrenci çayır çimen çiçek böcekle kendi alanlarını doldurdukları halde, sınıfın en bücür, sevimli ve de öğretmenlerden en çok dayak yiyenlerinden biri olan Torlakon ise sadece gülen bir çocuk resmi yapmıştır.
Bunun üzerine:
Öğretmen - Torlakooon! Yine bir muziplik peşinde olup da ensene şaplak yeme derdindeysen, boşuna uğraşma dövmeyeceğim. Fakat sınıfta senden güzel resim çizen olmadığını da gayet iyi biliyorum. Peki neden böyle yaptın? Arkadaşların o kadar emek verirken sen niçin kolayına kaçtın?
Torlakon - Öğretmenim, ninem bana hep “Cennette aklın ve hayalin alamayacağı, dünyada da eşi benzeri olmayan güzelliklerin olacağını” söyler dururdu. Hâl böyle olunca da, benim çizeceğim her türlü güzellik, dünyada gördüklerimin kötü bir örneğinden öteye gidemezdi.” diye yanıtlar.
Öğretmen – Hımm, peki öyleyse bu herif(!) neye sırıtıyor?
Torlakon – Öğretmenim, cennete siz düşseydiniz yüzünüz gülmez miydi?
Öğretmen - J …
Hay severim seni
Asfalt yoldaki çukurlara düşerek ikide bir sarsılıp duran otobüsün sürücüsü;
“Hay senin yoluna da, asvaltına da, teallallah ya!” diye söylenip duruyordu. Bunun üzerine:
Torlakon – Kime sövüp süpürdüyorsun kaptan?
Sürücü – Bu yolları yol diye yapanlara…
Torlakon – Peki öyleyse niçin “Hay senin…” diye başlıyorsun?
Sürücü – Dilimiz öyle alışmış.
Torlakon – Aslında dilimizin alıştığı o değil. Hayy “Ezelî ve ebedî diri olan, yorulmayan, uyuklamayan, hayat sahibi, büsbütün hayatın ve kâinatın yaratıcısı olan” Allah(C.C.) demektir. Hayy’dan gelip tekrar Hu’ya(O’na) gideceğini bilen kullar, işleri veya umdukları ters gittiğinde “Hayy Allah!” diyerek, cümle hayatın sahibini yardıma çağırır ve bozulan işlerini yoluna koymasını isterlerken, zamanla, Allah’ı unutmuşlar ve onun yerine kötü sözler çağırır olmuşlardır. Peki, hayat sahibine söven birinin iki yakası bir araya gelebilir mi? Veya; ters giden hangi işi yoluna girer?
Sürücü – Valla üstad, bugüne kadar böyle bir şey hiç aklıma düşmemişti.
Torlakon – Bundan sonra hiç aklından çıkmaz umarım.
Sürücü – Peki, dilim sürçecek olursa nasıl düzelteyim?
Torlakon – Hemen şöyle düzelt “Hayy severim seni, mağdur etme beni!”
Sürücü - J …
Yokluğun aklı
Çaresizliklerinin sebebi olarak hep yokluğu öne süren ve “Yokluğun gözü kör olsun” deyip duranlara, Filozof Torlakon’un hatırlatması şöyle olur:
Bu ifade; sözü edilip de oluşmasından endişe duyulan hâllerde “Şeytanın kulağına kurşun” dileğinde olduğu gibi, “bizi arayıp bulamaması için de, yokluğun gözleri görmemeli” dileğini ortaya koymaktadır. Oysa; eğer bulacaksa, gözleri görmeden de bulur yokluk. Kör kurşunun bulduğu gibi…
Varlık veya yokluk. Asıl önemli olan o veya bu değil, hayata katmış olduğu değerdir.
Yokluk aklı kamçılar.
Yokluk, arayıp bulmaya zorlar.
Gelişmeyi çağıran yokluğun ta kendisidir.
Varlık tembelliği getirirken, yokluk çabayı körükler.
Beyinler yokluk içinde daha çok düşünür, oksijen tüketirler.
Neden?. Neden?.. Neden?...
Anne yok, baba yok. Hem öksüz, hem yetim… Zayıfların köle pazarlarında satıldığı, kız çocuklarının diri diri kumlara gömüldüğü, varlık sahiplerinin çözüm bulamadığı veya bulmayı bile akıl edemedikleri adaletsizliklerin, cehaletten kurtuluşun reçetesini, okuma yazması olmayan bir güzel insan ortaya koymuştur. Kimsesizlere ana-baba, tüm insanlığa da sevgili olmuştur…
Bak hele! Bak hele!! Bak hele!!!
Düşman işgâli altında feryat eden bir toplumu kurtaracak iradenin başını çeken kahraman da, yetim Mustafa’dan başkası değildir. Onu milletimize kurtarıcı ve ATA-BABA kılan da, yokluğun ta kendisidir.
Yeter ki yokluğun aklı var olsun…
Türkçe
Üç yaşındaki Sarı Saltuk, Amazon ormanlarında ilk defa keşfedilen bir ilkel kabilenin görüntülerini televizyonda izledikten sonra koşarak bahçedeki babasına seslenir:
“Bubaa! Televizonda çılbak çılbak îsanna va. Valaguli valaguli diye gonuşuyola emme, horozları Türkçe ötüyo: ü – ürü – üüüüü!”
Torlakon – Ah oğlum ah! Zaten biz dünyalılara Türkçe konuşmayı öğretebilseydik, ne ilkellik kalırdı, ne savaş, ne de vahşet…
(Daha dokuz aylıkken koşup top uynayan Sarı Saltuk, henüz iki yaşında yokken, televizyondaki savaş sahnelerinden rahatsız olmuş ve savaşı durdurabilmek için de, eline geçirdiği çekiçle televizyon camında dokuz çentik açtığı halde patlatamamış ve savaşları da durduramamıştır(!). Bilmem üzülsek mi, sevinmesek mi?)
Günün sözü: “Öyle bir dâvânın inatçısı olun ki; yolunda öldüğünüzde, kul da takdir etsin, Tanrı da.”(Torlakon öğretisi)
08 Nisan 2010
TÜRK FİLOZOF TORLAKON
(TORLAKON; "Türk Savunma Sanatı{ÇAKIRPENÇE} ve Hayat Felsefesi, Tabuların Yakıldığı Akıl Ocağı, İnsanlığa ve Gerçeğe Açılan Pencere, Batı Toroslar'dan Yükselen Işık, Gürleyen Ses ve Anadolu Türk Ruhu'nun Yeniden Şahlanışı"dır.)
ERGENEKON VADİSİ’nden sel gibi çıktık!
MALAZGİRT OVASI’ndan kasırga gibi girdik!
TORLAKON YAYLASI’ndan yıldırım gibi gürleriz!!!...
"BEN VE MİLLETİM TANRI'NIN KIRBACIYIZ. TANRI KENDİ YOLUNDAN ÇIKANLARI CEZALANDIRMAK İÇİN BİZİ GÖNDERİR."
( Türk İmparator ATİLLA )
"BU MEMLEKET TARİHTE TÜRK'TÜ, HÂLDE TÜRK'TÜR VE EBEDİYEN TÜRK OLARAK YAŞAYACAKTIR."
"HAYATTA YEGÂNE VARLIĞIM VE SERVETİM, TÜRK OLARAK DOĞMAMDIR."
"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!"
( MUSTAFA KEMAL ATATÜRK )
*** Türkistan'da TONYUKUK, Türkiye'de TORLAKON ***