SİYAH ÜZÜM KANSERE DÜŞMAN
Üzümün antioksidan ve anti-aging(yaşlılık önleyici) özelliği nedeniyle çok çeşitli kullanım alanı vardı.
Üzümün güçlü antioksidan özelliği E vitamininden 50 kat, C vitamininden ise 30 kat daha fazladır. Üzerinde yüzlerce bilimsel araştırma yapılan siyah üzüm şurubunun etken maddesi üzüm kabuğundaki Resveratrol’dür
Üzümün çekirdeğinde bulunan diğer bir madde olan Quercetin kan yapım mekanizmasında yeri olan eritropoetin(EPO) üretimini desteklemektedir.
Resveratrol
Resveratrol, siyah üzümün soğuk hava koşulları, mantar enfeksiyonları gibi etkenlere bağlı olarak kendini korumak için ürettiği bir maddedir. Daha az oranda asma, kök, sapı ve çekirdeğinde bulunmaktadır.
Siyah üzüm, gerçek bir mineral (potasyum, demir, kalsiyum, çinko, bakır), B grubu, A ve C vitaminleri deposu, vücuttaki zehirleri atmamıza yardımcı, diüretik (idrar sökücü) ve laksatif (bağırsak çalıştırıcı) etki yapıyor.
Kansızlara, hamilelere, emzikli kadınlara, fiziksel ve ruhsal çöküntü yaşayanlara, metabolizmanın ağır çalışmasından şikâyetçi olanlara önerilmesi bu yüzden. Üzüm, hücreleri aktif ve genç tutmaya, egzama ve derideki bazı sorunları gidermeye de yarıyor. Çünkü özellikle, organizmadaki toksik maddeleri atan üç büyük organı (karaciğer, böbrek ve bağırsak) çalıştırıyor. Resveratrolün;
* Antikanserojen,
* Antioksidan,
* Antiviral,
* Antimikrobiyal,
* Kolesterol düşürücü özellikleri bulunmaktadır.
KANSER VE RESVERATROL
Resveratrol ile ilgili araştırmaların yoğunlaştığı alan kanserle ilgili olanlarıdır. Güvenilir pek çok kanıtın desteğiyle kanserin pek çok safhasında durdurucu ve engelleyici özelliği ile 1.dereceden doğal tedavi sağlamaktadır
Resveratrol sadece kanser önleyici değil, ek tedavi olarak da önerilmektedir. Bilimsel çalışmalar resveratrolün eşsiz bir hücre yok etme sistemine sahip olduğunu göstermiştir.
Tümör baskılayıcı gen p53 olsa da olmasa da kanser hücrelerini öldürmektedir. Tümör başlangıcına etkisi hayvan modellerinde antimutajen ve serbest radikalleri inhibe etmesi(engellemesi) ile antioksidan özelliğinden kaynaklanmaktadır. COX-1 ‘in inhibisyonu ile tümör ilerleme aktivitesini azalttığı gözlenmektedir.
Bu enzim tümör gelişimini uyaran bir maddedir. Resveratrol COX-1 enzimini %98 oranında inhibe etmektedir. Lösemi hücrelerinin diferentiationunu teşvik ettiği ve ve ribonükleotid redüktazı inhibe ettiği gösterilmiştir. Çoğalan hücrelerde DNA sentezi için bir enzime ihtiyaç vardır.
Resveratrol’ün kan-oluşturan hücrelere karşı minimum toksik etkisi anti-kanser potansiyalini cazip kılmaktadır. Kemik iliği nakline uğrayan hastalarda resveratrol tümör hücrelerini temizleyerek nüksetme oranını azaltmaktadır.
Hemopoetik sistemde resveratrolün inhibitör etkii kısmen dönüşümlü, oysa lösemi hücrelerinde dönüşümsüzdür. Resveratrolün antioksidan ve kemopreventif etkisiyle lösemi hücrelerindeki proliferasyonu inhibe ettiği gösterilmiştir.
Kanser oluşumuna neden olan pek çok madde örneğin sigara ve dioxin aryl hydrokarbon reseptörünü aktive ederek yeni ve zararlı genlerin oluşmasına neden olmaktadır. Resveratrol doğal mekanizma ile bu maddeyi inaktive etmektedir. Araştırmacılar, ''resveratrol''ün farklı türlerdeki tümörlerde bulunan CYP1B1 adlı bir enzim tarafından işleme tabi tutulduğunu ve bu işlem sonucu molekülün ''piceatannol'' adlı antikanserojen bir maddeye dönüştüğünü saptamışlardır.
Resveratrol, Kemik Kanseri(kanserin kemiğe yayılımını durdurur), Prostat Kanseri(Kanser hücrelerindeki androjenleri ve reseptörlerinin fonksiyonlarını bloke eder), Akciğer Kanseri(Resveratrol, %50 oranında bu hücrelerin gelişimini inhibe etmektedir. Akciğer kanserine karşı gerekli kemoterapötik ajan olan paclitaxel ile resveratrol’ün bu hücrelerdeki kombine kullanımında Resveratrol’ün, paclitaxelin sonradan ortaya çıkan antiproliferatif etkisini arttırdığı, paclitaxelin akciğer kanseri hücrelerindeki azaltıcı etkisinden dolayı resveratrol’ün akciğer kanserinin alternatif tedavisi olabileceğini öne sürmektedir), Kolon kanseri(Resveratrol ayrıca batı dietinin önemli bir parçası olan ve kanserli hücre gelişimin destekleyen linoleik asite karşı da etkilidir. Linoleik asit, araşidonik asitte yani hormon benzeri öğelere dönüşerek kanser hücre büyümesini tetikleyen faktörleri arttırır), Meme Kanseri (Japonya'da yapılan araştırmalarda resveratrol’ün dietlere eklenmesiyle meme kanseri hücrelerinin büyümesini inhibe ettiği ve batı tipi dietlerdeki linoleik asitin büyüme teşvikini bloke ettiğini göstermektedir. Son bilgiler resveratrol’ün eşsiz bir hücre yok etme sistemine sahip olduğunu ve tümör baskılayıcı gen p53 olsa da olmasa da kanser hücrelerini öldürdüğünü göstermektedir. Ayrıca resveratrol’ün meme kanseri üzerine etkisi östrojen reseptör pozitif de, östrojen reseptör negatif de olsa etki etmektedir.), Mide Kanseri (Resveratrol midede ülser, gastrit ve kanser gelişimine neden olan helicobacter pylorinin gelişimi ve büyümesini inhibe etmektedir) üzerine etkili olduğu gösterilmiştir.
SİYAH ÜZÜM EKSTRESİ VE KEMOTERAPİ
Kemoterapi ve Radyoterapi kanser tedavisinde kullanılan vücuda ciddi zarar veren ancak kanser tedavisinde henüz alternatifleri geliştirilemeyen tedavi şekilleridir.
Kemoterapi ilaçları kanser hücrelerini hedef alırken normal hücrelere de zarar vermektedir. Kemoterapi tedavisi sırasında zarar gören hücrelerin başında ;
1. Kemik İliği( Bu Nedenle Kan Değerleri Düşer),
2. Saç Hücreleri( Saçlar Dökülür),
3. Sindirim Sitemi Hücreleri gelmektedir
Biz doktorlar; Kemoterapi ve Radyoterapi sırasında özellikle bazı bitkisel ürünleri kullanmaktan(Kullanılan Ürünün-Isırgan,Aloe Vera-...., kanser önleyici olurken karaciğer enzimlerini bozması, normal hücreleri koruyan bir bitkisel tedavi iken kanserli hücreleri de koruması, özellikle kemik iliğinin baskılanarak çalışmasının engellemesi vb gibi yan etkiler nedeniyle zaten zor olan kemoterapinin daha da içinden çıkılmaz bir hal almasını engellemek amacıyla KULLANMAKTAN) KAÇINIRIZ.
Oysa Üzüm Bu Açıdan Mükemmel Bir Meyvedir. Ancak Her Üzüm Değil, siyah üzüm. Resveratrol maddesi; Kemik İliğini Koruyan Ve Çalıştıran Ender Maddelerden Biridir. Bu nedenle siyah üzüm şurubu kullanan kemoterapi hastalarında kan değerleri düşmemektedir. (özellikle trombosit almaya ihtiyaç duymazlar).
Siyah üzüm halk arasında kan yapıcı ve karaciğeri koruyucu olarak bilinir. Antioksidan aktivitesiyle karaciğer korunur. Siyah üzümün içeriğindeki etken maddeler vücutta birikmez suyla parçalanıp atılır, zehir(toksik) etkisi göstermez.
Siyah üzüm şurubu ülkemizde ENOANT adıyla satılmakta ve kliniğimizde kanserli hastalarda başarıyla uygulanmaktadır.
Dr.Murat BAŞ
ONKOLOG
KARA ÜZÜM HER DERDE DEVA İLAÇ GİBİ...
AYHAN GONCA
SAMSUN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Çelik, kara üzümün, koroner kalp hastalıkları ve kanser gibi ölüm oranı yüksek hastalıkları önlediğini ve bu hastalıkları tedavi edici özelliği olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Hüseyin Çelik, kara üzümün kabuklarında bulunan ve fitoaleksin grubu bileşiklerinden olan 'resveratrol'ün kanser oluşumunu engellediğini, düşük yoğunluktaki yağlı bileşiklerin okside olarak kılcal damarlarda birikmesini engelleyerek kalp krizi riskini azalttığını belirterek, "Antioksidant olarak görev yapan resveratrol, nemli bölgelerde yetişen ve renkli olan üzümlerin kabuk kısımlarında bol miktarda bulunmaktadır. Dolayısıyla Karadeniz Bölgesi'nde yetişen kara üzümlerde bu madde bol miktarda mevcuttur" dedi.
Kara üzümün yüksek şeker içeriği dolayısıyla kalori değeri fazla olan bir besin maddesi olduğuna değinen Doç. Dr. Hüseyin Çelik, "Beslenme değerini oluşturan maddelerin niteliği ve miktarı taze veya işlendikten sonra dönüştüğü ürüne bağlı olarak değişmektedir. Bazı karaciğer hastalıkları ve kansızlığın tedavisinde de etkili olan kara üzüm, içerdiği meyve asitleri ve lifli yapısından dolayı mideye zarar vermeden böbrek ve bağırsak sisteminin çalışmasını düzenler, kanın temizlenmesine de yardımcı olur" şeklinde konuştu.
Beyin hücrelerini besliyor
İçerdiği besin maddeleri sayesinde güzellik iksiri olan ve zayıflama rejimlerinde kullanılan üzümün gerçek bir beyin besini olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Hüseyin Çelik, "Öğleden sonra yenilecek bir salkım üzüm veya içilecek bir bardak üzüm suyu, vücudu ve beyin hücrelerini zindeleştirmektedir. Bir kilo üzüm, bin 150 gram süt, 390 gram et, 300 gram ekmek ve bin 200 gram patatese eşdeğer sayılmaktadır" diye konuştu. Çelik, özellikle nem oranı yüksek Karadeniz Bölgesi'nde yetişen kara üzümün kabuklarıyla beraber tüketilmesinin önemine işaret ederek, "Böylece kabuklardaki resveratrol maddesinden insan vücudu çok daha fazla miktarda yararlanacaktır" dedi.
"Sonuç olarak üzüm, güzellik iksiri, gerçek beyin besini ve zayıflama rejimlerinin ana ürünüdür" diyen Çelik, "Daha da önemlisi renkli üzümlerin kabuklarında bulunan resveratrol maddesi kansere karşı savaşmakta, antioksidant görevi sayesinde yağlı bileşiklerin kılcal damarlarda birikmesini engellemekte yani antikoagulant olarak davranmakta veya aspirin gibi kanı sulandırarak koroner kalp hastalıklarına karşı insanları korumaktadır" dedi.
Doç. Dr. Çelik, şifa kaynağı olan üzümün diğer faydalarını ise şöyle sıraladı:
"- Amino asitler, B vitaminleri (B1, B2), mineraller, potasyum, magnezyum ve demir içerdiği için bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
- İçerdiği doğal fruktoz sayesinde vücudun harcadığı enerjinin kısa sürede depolanmasını sağlar.
- Bünyesindeki magnezyum insanın iş verimliliğini arttırır.
- Bünyesindeki asitler (tartarik, sitrik, malik, süksinik, fumarik, pyruvik, oxaglutarik, gliserik, glikolik, dimetil-süksinik, shikiminik ve guinik asit) mideye zarar vermeden böbrek ve karaciğerin çalışmalarını hızlandırır, bu çalışmaları destekler.
- Yağların erimesine yardımcı olur.
- Vücudu virüslere karşı dirençli hale getirir.
- Kabuk ve çekirdekleri bağırsak metabolizmasını hızlandırır.
- Cildin taze ve temiz bir görünüm almasını sağlar.
- İçerdiği bioflavonoidler sayesinde C vitamini aktivitesini arttırır.
- Alerji ve kireçlenmelerde iltihap oluşumunu engeller.
- Besinlerin parçalanması sonucunda oluşan serbest radikallerin kılcal damarların duvarlarına saldırmasında güçlü bir antioksidant görev üstlenerek düşük yoğunluktaki lipoproteinlerin (LDL) kılcal damarlarda birikmesini engeller.
- Hücrelerde değişim sonucunda tümör oluşumuna izin verebilecek hücre için moleküller üzerine serbest radikallerin saldırısını bloke eder ve sonuçta kanser oluşumunu engeller."
Kara üzümden üretilen kara üzüm pekmezi de tüm bu özellikleri bünyesinde barındıran eşsiz bir doğal gıdadır.