Türkiye bu sorulara CEVAP ARIYOR!...

BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nu, 3 partili arkadaşını ve İHA muhabirini taşıyan helikopterin, Ergenekon 2. İddianamesi’nin açıklandığı gün ve seçimlerden hemen önce düşmesi, akıllarda derin soru işaretleri bırakırken, helikopterin düşüş nedeninin medyada sorgulanmaması dikkat çekiyor.

Geçmişte benzer kazalarda televizyon ekranlarında pek çok teknik personel konuk edilir ve kazanın nedeni üzerine görüş alınırdı. Bina çökmesi gibi olaylarda bile ekranlara onlarca mimar, mühendis çıkartılırken helikopter düştükten sonra bu yapılmadı. Bu durum düşen helikopterin, Aydın Doğan’ın damadı Ali Sabancı’nın şirketine ait olması şeklinde yorumlansa da ortada kapatılmayacak kadar ciddi durum var.

Yazıcıoğlu’nun son 1 yılda 4 kez, hayatı boyunca 18 kez şüpheli kazalar geçirmesi suikast ihtimalini de gündeme getirdi. Son 1 yıldaki kazalara sebebiyet verenlerin kimlikleri Emniyet kayıtlarında yok.

NİÇİN HELİKOPTER KİRALANDI?
BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, helikopterin bir hafta önce kiralanması sırasında Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterle uçmaya direndiğini açıkladı. Çayır, Yazıcıoğlu’nun parti yöneticilerine, “Bırakın bu helikopter işlerini, hava koşulları kötü olunca uçamayız. Tehlikeli bir şeyler olur. Beni öldürecek misiniz?” dediğini kaydetti. Bu tedirginliğe rağmen ve “hava taksiciliği” uygulaması Türkiye’de çok yeniyken ve tecrübe kazanılmamışken neden ısrarla helikopter kiralandı? Kiralama teklifini ilk yapan kim? Kiralama şirketi ve kiralanan helikopter araştırıldı mı? Helikopterin kiralandığı Sabancı ailesinin sahibi olduğu Esas Holding’in şirketi Medair, helikopteri saati 1.800 Avro+KDV’ye kiralıyor. BBP’ye kaça kiralamıştır? “Hava taksiciliği” uygulaması Türkiye’de henüz yeniyken ve tecrübe kazanılmamışken niçin riske girildi?

HELİKOPTERİN BAKIM RAPORLARI NEREDE?
Düşen helikopter modeli hakkında yayınlanan mesajda, ABD Federal Havacılık Dairesi (FAA), Muhsin Yazıcıoğlu'nun da düştüğü helikopter modeli olan Bell 206 tipi helikopterler için 19 Mart 2009 tarihinde acil koduyla bir uyarı yayımladı. Amerikan Federal Havacılık Kurulu'nun (FAA) 2009-07-52 madde numaralı 19 Mart 2009 tarihli uyarı mesajında, 206 serisi helikopterlerin her uçuştan önce aşınmış olan parçalarının değişmesi gerektiği vurgulandı. Helikopter’in düzenli bakım raporları var mı? En son bakım ne zaman yapıldı? Şirket neden bu konuda sessiz? Acil koduyla uyarı mesajı gönderilen bir helikopterle niçin uçuldu? BBP yetkilileri bu acil kodlu mesajdan haberdar edildiler mi?

HELİKOPTERİN ÖZELLİKLERİ
Düşen helikopter Medair adlı şirketten kiralanan Bell 206L-4
İmalat Yılı               :    1999   
Menzil                    :    275 deniz mili
Koltuk Kapasitesi      :    2 pilot + 5 yolcu   
Maksimum Sürat       :    127 deniz mili
Havada Kalış Süresi   :    2 Saat 30 dakika   
Motor Adedi             :    1 adet Rolls Royce 250-C30P

METEOROLOJİ’DEN NEDEN BİLGİ ALINMADI?
Helikopterin düştüğü bölgedeki hava şartlarının ağırlığı, kurtarma çalışması sırasında ortaya çıktı. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar, Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekileri taşıyan helikopterin uçuş güzergahındaki hava durumuna ilişkin kendilerinden bilgi istendiğine dair ellerinde kayıt bulunmadığını açıkladı. Çağlar, “Helikopterin düştüğü günkü hava durumuna özellikle baktım. Kar yağışı var. Görüş mesafesi düşük. Orta kuvvette rüzgar görünüyor'' dedi. Deneyimli pilot neden meteorolojiden bilgi almadı? Bilgi aldıysa neden umursamayıp havalandı yahut rotasını değiştirmedi?

KULE’YE BİLGİ NEDEN VERİLMEDİ?
Her uçuşta kuleye verilmesi gereken uçuş rotası ve irtifa raporu neden ortada yok? Helikopter pilotu ve firma aklına estiği gibi kontrolsüz, kuleye bildirmeden yapılan bu uçuşu nasıl açıklıyor? Miting sırasında yakıt ikmali için pilot alandan ayrıldıktan sonra helikoptere yaklaşanlar oldu mu?

PİLOT NEDEN GERİ DÖNMEDİ?
Pilotaj hatası var mı? Helikopter burun üstü dağa neden çakıldı? Sis ve tipi varsa, geri dönmesi gereken helikopter neden dönmedi?

ELT CİHAZI NEDEN ÇALIŞMADI?
Havacılık kazalarında enkazın yerinin bulunması amacıyla uçak veya helikopterde, ELT olarak adlandırılan Acil Yer Bulma Vericisi (Emergency Locator Transmitter) sistemi bulunması zorunlu...

Helikopterin ait olduğu Medair şirketinin kaptan pilotlarından Ali İbanoğlu, kazadan sonra helikopterde, düştüğü yeri tespit için bir cihaz bulunmadığını açıkladı. Helikopterin yerini bildiren ELT cihazının sinyal vermemesinin sorgulanması üzerine Helikopter’in sahibi Medair'in yetkilisi Çağatay Özdoğru, pilot Ali İbanoğlu’ndan farklı konuştu. Özdoğru, "Electronic Location Transmitter (ELT). Bu cihaz var. Olmaması diye bir şey mümkün değil. Yalnız bu cihaz çok şiddetli çarpmalarda devreye girer. Dolayısıyla, tahminimiz çok şiddetli bir çarpma olmadı, o yüzden de alet devreye girmedi. Otomobildeki hava yastığı gibi yani. Bir düşme var... Zaten gazeteci arkadaş da yaşıyordu. Dün 16.00-16.30 sularında bir tek ayağında kırık vardı. Helikopterde parçalanma vesaire olduğunu zannetmiyoruz, bir düşüş oldu, ama bir çakılma olmadı diye düşünüyorum.” demişti.
Ancak helikopter bulunduğunda paramparça olmuş ve parçaları 100-130 metrelik alana yayılmıştı. Üstelik çarpma anında İHA Muhabiri hariç neredeyse herkes hayatını kaybetmişti. Bu durumda şirketin savunması tamamen çökmüş oluyor. Şirketten cihazın çalışmamasıyla ilgili yeni bir açıklama niçin yok?
Bu durumda: O cihaz o helikopterde var mıydı yok muydu? Varsa patlamalı kazalarda bile kendini koruyan ve çalışması gereken cihaz neden çalışmadı? Cihazın çalışıp çalışmadığı her uçuş öncesi kontrol edilmiyor mu? Cihazın çalışması için helikopter parçalanacaksa ve insanlar ölecekse bu cihaz sadece cesetlere ulaşmaya mı yarıyor? Helikopter havalandığı anda cihaz neden açık tutulmuyor? ELT cihazının amacı, yerini bildirip insanların biran önce kurtarılması değil mi?

İHA Muhabirinin 112 Acil servisten sonra Medair şirketini arayıp 10 dakika konuştuğu ortaya çıktı. Muhabire helikopterdeki cihazın yeri söylenip aktif etmesi için talimat verilmedi mi?

MEDYAYA "YARALI OLDUKLARI" HABERLERİNİ KİM VERDİ?
Helikopter kazasının hemen sonrası medyada müthiş bir bilgi kirliliği yaşandı. BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekileri taşıyan helikoptere 47 saat sonra ulaşan Döngel köylüleri, “Helikopterin düştüğünü gördük. Çarşamba günü yanık kokusunu takip ederek enkaz bölgesine hareket ettik. Ancak helikopterde bulunanların kurtarıldığı haberi bize ulaşınca, geri döndük. Haber gelmeseydi o gün enkaza ulaşırdık” dediler.

İlk gelen bilgilerde Yazıcıoğlu'nun sağ olduğu haberleri kimler tarafından ortaya atıldı? Kayseri Valisi Mevlüt Bilici, Yazıcıoğlu ve yanındakilerin yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bilgisini kimden aldı ve niçin hükümete bildirmeden basına açıklama yaptı?

Enkaz mahalline ulaşan ve korucu olduğu iddia edilen kişiler neden ilk önce yetkilileri değil de medyayı aradılar?

İHBARLAR NEDEN DEĞERLENDİRİLMEDİ?
Helikopter enkazının bulunduğu bölgedeki koruculardan Selim Işık, “Kaza olduğu gün, saat 15.15 civarı Sisne köyü yakınlarında köylüler büyük bir ses duymuş. Köyden Yaşar Özhan bana iletti. O bölgeye gittik, kayalıkların üzerinde çamlar arasında bir enkaz gördük. Kablo kokusu geliyordu. Tipi de olunca korkup döndük. Ertesi gün Göksun’da BBP yöneticisi Kemal Yavuz ile Muhsin Bey’e bildirdik gördüğümüzü. Genel Merkez’e de izah ettim. Bu bölge aranmayınca Başbakan geldiğinde korumalara da iletildi. Ama kendisi ile irtibat kuramadık. Orası 2 bin metre yükseklikte bir yer” dedi.

Hükümetin ve BBP’nin her ihbarı dikkate alıp titizlikle inceleyip değerlendirmeleri gerekirken, ihbarların dikkate alınmamasının sebebi nedir? Bölgenin yapısını çok iyi bilen köylülerden yardım alınması düşünülmedi mi?

NİÇİN “MED-AIR” DEĞİL DE “BBP HELİKOPTERİ” DENİLDİ?
Daha önce düşen Atlasjet ve THY uçaklarıyla ilgili cıvata bilgilerine kadar merkez medya tarafından haberleştirilmişti. Bu sefer tüm tepkiler arama kurtarma çalışmaları üzerine yoğunlaştırıldı. Neredeyse teknik konuda hiçbir haber yapılmadı.

Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır'ın kazanın suikast olabileceğine dair açıklamaları, helikopterin ELT cihazı taşımaması ve helikopterin kötü hava şartlarında havalanması, helikopterin yakıt almak için gittiği yerden 1,5 saat sonra dönmesi, helikopterin teknik yetersizliğiyle ilgili olarak Doğan medyasında herhangi bir haberin yer almamasıyla birleştirildiğinde, kazanın çok detaylı bir şekilde araştırılmaya tabi tutulması gerektiğini ortaya koyuyor.

Doğan medyasının helikopterin teknik yetersizliğiyle ilgili olarak herhangi bir haber yapmaması ve ısrarla Medair’den bahsetmeyip ‘BBP helikopteri' argümanını kullanması, helikopter sahibi Ali Sabancı'nın Aydın Doğan'ın damadı olmasına bağlanıyor. 

“KADERLERİ AYNI OLDU" DENİLİRKEN KASTEDİLEN NEDİR?
Ayrıca, bir gazete, Yazıcıoğlu’nun vefatının keşinleşmesinin ardından, neden olumsuz bir kişilik olarak tanımlanan Abdullah Çatlı ile Yazıcıoğlu’nun fotoğraflarını yan yana koyup “Kaderleri aynı oldu” manşetini attı? Çatlı, suikast olduğu iddia edilen Susurluk kazasında hayatını kaybetmişti. Kaderleri aynı oldu denirken kastedilen nedir?

YAZICIOĞLU KAZASINDA 'JAMMER' İDDİASI
BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının hayatını kaybettiği olayla ilgili istihbaratçılar şok bir iddiada bulundu. İstihbaratçılar, "Olay yerinde sinyal kesici uygulaması yapıldı" dedi.

Şüpheli bir helikopter kazasıyla hayatını kaybeden BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu için tüm Türkiye yasa bürünürken, istihbaratçılardan gelen acı itiraf, dehşet verici bir şüpheyi beraberinde getirdi.

Bazı istihbarat yetkililerinin, konuyla ilgili değerlendirme yaptıkları bazı habercilere, kazanın olduğu andan itibaren Muhsin Yazıcıoğlu’nun kendileri tarafından izlenen üç telefonunun yerini tespit etmeye çalıştıklarını, ancak anlaşılmaz bir şekilde bu telefonların sinyallerini yakalayamadıklarını anlattıkları öğrenildi. Aynı araştırma, Yazıcıoğlu’nun yanındakiler için de yapıldı. Fakat kazayı haber veren İHA muhabiri İsmail Güneş dahil, hiçbirinin telefonuna ulaşamadılar.

İstihbaratçılar, hava koşulları ne olursa olsun, ellerindeki imkânlarla bu numaralara ulaşmaları gerektiğini belirterek, şu dehşet verici tespiti yaptılar:

“Bunun tek açıklaması var: kazanın yaşandığı bölgede bir tür jammer, yani sinyal kesici cihaz çalıştırılmış olmalı.”

ERGENOKON SANIĞININ SÖZLERİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Ergenekon davasının 2. iddianamesinde, muvazzaf olduğu dönemde Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Teknik İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapan şüpheli Hasan Atilla Uğur'un, yaptığı görüşmelerde suikast yöntemleri ile ilgili ilginç bir konuşma yer alıyor.

25.04.2008 tarihinde saat 20.14'de Eyüp ile yaptığı görüşmede H.A.Uğur'un

"(Uydu kanalıyla istedikleri yerde istedikleri aracı bak bu yolda giden araç da olabilir, kaza yaptırabiliyorlar, uçağı düşürttürebiliyorlar, gemiyi batırttırabiliyorlar, bu çok özel bir Yahudi Grubun elinde evet ) Alo",

"E anladım şey yapmayın yani kusura bakmayın biz de o şekilde oturmak zorunda kaldık, yanlış anlaşılmasın Savcıda" dediği belirtiliyor.

ARAMA KAOSU: AVLU KARANLIK
Nasreddin Hoca kapısının önünde bir şeyler aranıyormuş.
Komşuları:
- "Hayrola Hoca efendi", demişler "bir şey mi yitirdin?"
- "Mühürüm düştü de..."
- "Nerede düşürdün? Söyle, biz de bakıverelim."
- İçerde düşürdüm, avluda."
- "Avluda yitirilen şey sokakta aranır mı be Hoca?"
- "Avlu karanlık. Burası daha aydınlık da onun için burada arıyorum!"

( Kaynak: sanalağ )