"Âsî Küheylan"ı DUMAN ÖLDÜRDÜ !...
(Bir canımızı kaybedişimiz nedeniyle kaleme alınmış olan bu yazı, bir başka canımızın kurtuluşuna neden olabilirse eğer, o bizim bahtiyarlığımız olacaktır-Filozof TORLAKON)
Yine her zaman olduğu gibi oldu:
Son zamanlarda ortalarda görünmeyen birimiz,
Haberin en kötüsü olan ölüm ile çıktı karşımıza.
Hüzünlü başlıklar atıldı gazetelere:
Âsî küheylanı kaybettik…
Sanat dünyasının acı kaybı…
Şiirler ve şarkı sözleri öksüz kaldı…
Başladığı birçok projesi yarım kaldı…
Ölümü ona hiç yakıştıramadık…
Ölüm ona çok erken geldi…
Daha çok gençti……
Peki neydi bu genç ölüm sebebi?
Akciğerlerinde oluşan ödem dendi,
Solunum yetmezliği gösterildi, sebep olarak.
Peki onu ölüme sürükleyen olaylar nasıl gelişmişti?
Baş ağrısı, halsizlik ve kusma şikayetiyle hastaneye gidiyor 18 gün önce.
Oysa bu son merhalesiymiş amansız hastalığın.
İleri derecede kanser teşhisi koyuyor tabipler.
Akciğerde oluşan tümörler karaciğere, kemiklere ve beyne sıçramış.
Zehir tedavisi olan Kemoterapiyi kabul edecek hal kalmamış bedende.
Ayak başparmağı da kesilmek zorunda kalınmış geçenlerde.
Biraz daha direnseydi daha kaç parmağı veya organı kesilecekti bilinmez…
Fakat hastalığının kaynağını sorgulamak gerekliydi.
Şahsını yakından hiç tanımadığım,
Uzaktaki dumanlı görüntüler ardında elinde sigarasıyla şiir okuyan,
Boğuk sesiyle okuduğu dizeleri yüreklere kazıyan Yusuf nasıl biriydi?
Bilinen bir görüşme buldum şahsıyla ve hayata bakışıyla ilgili:
«Marlborosunu yaktıktan sonra başlıyor sohbete. 17-18 yaşlarına kadar amaçsız ve bir o kadar haşarı geçen gençliğinin ardından yoğun bir araştırma öğrenme dönemine girdiğini anlatıyor; “Kur'an'dan Marksizm'e Maosizm'e Budizm'den Freud'a kadar bütün felsefeler ve dogmalarda kendime bir iç şemsiye aradım. Bunu buluncaya kadar hiçbir örgüte partiye derneğe girmedim. Bütün bu felsefelerin hayatı tam açıklamadığını ve zorlandığını gördüm. Teori pratiği belirlemeye çalışıyordu ama pratik buna direniyordu. Bunun nedenini araştırdım ve doğanın şaşmaz dengesinde kusursuzluğunda buldum. Doğaya aykırı hiçbirşey mümkün değil. Değiştirmek mümkün değil. Pratikte ne ise onu anlamalısın. Onu zorlayarak değiştiremezsin. Onu o pratiğin içindeyken değiştirebilirsin. Dışardan ahkam keserek değiştiremezsin. Birden iç şemsiyeyi buldum ve natüralist olmaya karar verdim...”»
Yukarıdaki ifadelerinden de anladığım kadarıyla,
O da az buçuk benim gibiydi: DOĞALCI,
Kendi ifadesiyle natüralist.
Benim şanslı tarafım, doğalcılığı çocukluğumdan edindiğimdi.
Şanssız tarafım ise, hiç sigara kullanmadığım halde kansere yakalanışım.
Hastalık raporuma da tabiplerin “Sigara bağımlısı” yazmaları.
“Pasif içici” derlermiş benim durumumda olanlara.
Kullanılmış havayı solumak durumunda kalmak daha sakıncalı imiş.
“Dumanlı ortamlardan uzak durmazsan, imamın kayığına tez binersin!” dedi doktorlarım.
Dokuz yıldır sürdürdüğüm mücadeleyi kazanacağımı umarım…
Ah be Yusuf ah!
Yeşilay Haftasında mı alacaktık kara haberini?...
“Doğaya aykırı hiçbirşey mümkün değil.” demişsin ya hani,
Ciğerlere zehir doldurmak da doğaya ve sağlığa aykırıydı.
Sigarayı günde üç pakede çıkararak zorlamak da doğayı değiştiremezdi.
Doğanın şaşmaz dengesi ve kusursuz oluşunun nedeni;
Hiçbir pisliği, çürümüşlüğü ve leşleşmişliği ortada bırakmayan kanunuydu.
Çürüyen yaprağı da, cesedi de, ciğeri de toprağa geri gönderiyordu…
Toplumun gözü önünde olan veya örnek teşkil eden kimselerin,
Yaşantı ve davranışlarına çok dikkat etmeleri gerekiyordu.
Yazdığın bütün şiirler ve her şey bir yana,
Aklından ne geçiyordu kanser teşhisi konduğunda?
Ayak parmağın kesilirken hangi pişmanlıklar geçti gözünün önünden?
Hâlâ “Atın ölümü arpadan olsun” diyenlere ne diyelim?
Topluma vereceğin son çağrı hepsinden önemliydi.
Keşke duyurulabilseydi tüm topluma.
Ben deyivereyim bari senin yerine;
Doğaya aykırı şey yapmayınız!
Ciğerlerinize duman doldurmayınız!
Ben yandım sizler yanmayınız!
Son pişmanlık fayda etmez!
“Demir tava geldi kömür tükendi,
Akıl başa geldi ömür tükendi.” demek durumunda kalmayınız!
Kendilerine ve çevrelerine acımayanlar, bari çoluk çocuklarına acısınlar!
En verimli çağında göçüp giderek toprağa karışmasın başka küheylanlar!...
04 Mart 2009 (01-07 Mart Yeşilay Haftası)
Türk Filozof TORLAKON
http://www.torlakon.com/haberdetay.asp?ID=148