GÖZ TEMBELLİĞİNE DİKKAT!...
Göz tembelliği tıpta ambiyopi olarak adlandırılır. Her iki gözde veya gözlerden birinde görme keskinliğinde %20 ve daha fazla azalma olmasıdır. Doğuştan olan göz kusurları, tam tedavi edilmemişse göz tembelliği ortaya çıkmaktadır. Örnek olarak, iki gözün farklı numaralarda olması durumunda beynimiz tarafından, daha iyi gören ve numarası düşük olan gözümüzün sağladığı görüntü daha net olduğu için tercih ediliyor. Kötü, bulanık görüntü bir tarafa itiliyor. Ve böylece o göz daha az kullanılıyor ve gözde tembellik ortaya çıkıyor. Biz o göze tembel göz diyoruz.
Göz tembelliğinin doğuştan olması büyük bir olasılıktır. Fakat travmaya yani kazalara bağlı olarak da sonradan gelişebilir. Gözlerin normal kullanılmasını ve gelişimini engelleyecek durumlarda ortaya çıkmaktadır. Genetik kökenli de olabilmekte, ailesinde göz tembelliği, şaşılık görülen çocukların erken yaşta göz muayenesinden geçirilmesinde fayda vardır. Göz tembelliğinin en sık görülen nedeni şaşılıktır. Kayan gözden gelen görüntü çift görmenin önlenmesi amacıyla yok sayılır ve çocuk sadece tek gözüyle görmeye yönlenir. Bu da kayan gözün görmesinde azalmaya neden olur.
Refraktif farklılıklar yani bir gözün diğerine göre daha miyopik, hipermetropik ya da astigmatik olması da göz tembelliğine neden olabilmektedir. Ayrıca katarakt ve göze düşen görüntünün net olarak odaklanmasına engel olacak her türlü durum gözde tembellik oluşturabilir.
Göz kapağı düşüklüğünden kaynaklı olarak, göz yaralanmaları sonucunda gözün uzun süre kapalı kalması durumunda da gözde görme azlığı, yani göz tembelliği gelişebilmektedir. Yine doğumsal katarakt veya ağ tabakadaki bazı hastalıklar da göz tembelliğine neden olabilmektedir.
Göz tembelliği, genellikle doğuştan veya eken çocukluk döneminde gelişir. Buna bağlı olarak da en çok çocuklarda görülür. Görülme sıklığı ortalama %2-3’tür. Erken yaşta tedavi gerektirmektedir. Belli bir yaşın üzerinde tembelliği tedavi etmek maalesef mümkün değildir.
Küçük bir çocuk, gözlerinde oluşan tembelliği fark edemez. Bir gözü fonksiyonlarını tam olarak devam ettirdiği için normal yaşantısına devam eder. Eğer gözde şaşılık gibi gözle görülür bir durum da meydana getirmiyorsa aile de farkında olamaz. Normalde, üç boyutlu, yani derinlikli bir görmeye sahibiz. Göz tembelliği olan çocuğun derinlik hissinde bir azalma meydana gelir ve ince detaylarda, işlerde zorlanır. Bu durumu bazen dikkatli bir ebeveyn fark etse de genellikle gözden kaçar. Göz tembelliği tanısı için göz doktorunun muayenesi şarttır.
Göz tembelliğinin tedavisinde dünyada kullanılan en yaygın yöntem olarak kapatma tedavisi uygulanır. Kapatma tedavisi oldukça pratik ve etkili bir tedavi biçimidir. Çocuğumuzun tembel olan gözü açıkta kalır ve görmesi iyi olan göz kapatılır. Bu tedavi çocuğun yaşına, görme keskinliğindeki azalmaya ve tedavinin başlama yaşına göre değişir. Kapama tedavisi sırasında, belli bir süre de olsa çocuğun resim çizme, boyama, kesme gibi yakın çalışma yapması istenir… Göz merkezlerinde ise göz tembelliğinin tedavisi için uygulanan bazı yöntemler vardır. Tedaviye iki göz arasındaki görme farklılığı azalıncaya kadar devam edilir, daha sonra idame tedavi olan kısa süreli tedaviye yaklaşık 8 yaşa kadar devam edilir . Göz tembelliğinin tedavisi uzun süre devam eden ve sabır
gerektiren bir tedavidir. 6 yaşa kadar tespit edilip tedavi başlandığında genellikle görme keskinliğinde tama yakın sonuçlar elde etmek mümkündür, ancak daha geç tanı konup tedavi edildiğinde tedaviye yanıt daha yavaş ve görme keskinliğindeki artış daha az olmaktadır. Her ne kadar düzeltilmesi zor ve başarısı az olsa da, günümüzde geç tespit edilen hastalara da 10-15 yaşlarına kadar aynı tedavi daha yoğun olarak uygulanmaktadır. Tedavi edilmediği takdirde göz tembelliği kalıcı olur. Görme keskinliğinde kendiliğinden düzelme olmayacağı gibi kötüleşme de olmaz.
Göz tembelliği yaratan nedenlerden korumak mümkün olmasa da bu nedenlerin tedavi edilip giderilerek göz tembelliğinin oluşmaması veya oluşmuşsa giderilmesi mümkündür. Göz tembelliğinin bazen gözden kaçması imkansız gibidir, göz bebeğinde beyazlaşmayla kendini gösteren katarakt, gözlerde kayma gibi bir belirti olmadan da mevcuttur ve diğer göz iyi gördüğü için de aile farkına varmayarak kolaylıkla atlanabilir. Bu nedenle ailelerin çocuklarını 1 yaşında ve en geç 3-4 yaşa kadar göz doktoruna göstermeleri gerekir.
Anne ve baba, eğer ailede göz tembelliği veya şaşılık gibi bir göz problemi varsa çocuklarında görülme riski daha fazla olabileceğinden çocuklarını geciktirmeden
göz muayenesinden geçirmeleri gerekir. Eğer göz tembelliği teşhis edilip tedavi verilmişse, bu tedaviyi aynen uygulamaları, çocuklarının gelecekteki görme
düzeyleri açısından oldukça belirleyici olacağını unutmamaları ve çocuğu da tedaviye teşvik edecek şekilde davranış yöntemleri geliştirmeleri uygun olacaktır.
( Op.Dr. Tülay Kılıç )
Prematüre bebeklerin korkulu rüyası: Körlük
İnsanların hayatlarında en mutlu olduğu anların başında, anne baba olduklarını öğrendikleri ve bebeklerini kucaklarına aldıkları an gelir. Bebekleri prematüre doğan ebeveynler için ise yorucu bir maraton başlar. Onlar için en önemli şey bebeğin yaşamasıdır. Gelişen tıp teknolojisi sonucunda geçmişe oranla daha çok bebek yaşatılıyor. Ancak bu olumlu gelişme beraberinde, erken teşhis edilmediği taktirde her iki gözde de körlüğe yol açan Prematüre Retinopatisi hastası bebeklerin sayısında da artışa neden oluyor. Hastalığın körlüğe dönüşmesini engellemenin tek yolu ise erken teşhis ve tedaviden geçiyor.
Bebeklerin gözlerindeki damarlar, doğuncaya kadar gelişir. Erken doğan bebeklerde bu gelişme tamamlanmadığı için doğduktan sonra da devam eder. Prematüre bebekleri yaşatmak için yüksek konsantrasyonlarda verilen oksijen, gözdeki damarların anormal gelişmesine sebep olur. Bunun sonucunda ise damarlanması tamamlanmamış bebeklerin retinalarında kısaca ROP olarak tabir edilen, Prematüre Retinopatisi hastalığı meydana gelir. Erken dönemde tedavi edilmezse her iki gözde de körlüğe yol açar.
Prematüre Retinopatisi’nin en sık görüldüğü grup 1.000 gramın altında doğanlardır. Bu nedenle 1500 gramın altında ve 32’inci haftadan önce doğmuş tüm bebeklerin mutlaka ROP muayenesinin yapılması gerekir. Yeni doğan bebekler konusunda uzmanlaşmış çocuk doktorları ve oftalmalogların birlikte çalışması ile ROP’un erken tanısı ve tedavisi mümkündür. Bebeklerde rastlanan akciğer, kalp damar rahatsızlıkları, ağır enfeksiyonlar ve beyinde yaşanabilecek problemler de retinopati riskini artırmaktadır.
Doğumdan sonra 4-6 hafta arasında mutlaka göz muayenesinin yapılması gerekir, hafiften ağıra doğru beş evresi bulunan ROP tedavisindeki başarı, hastalığın evresiyle ilintilidir. İlk iki evresinde takibi yeterlidir. Üçüncü evreden itibaren ise lazer ve krio tedavisine başlanılması gerekir. Hastalık tedavide en iyi sonucu üçüncü evrede verir. Dördüncü ve beşinci evrelerde yapılması zorunlu cerrahi müdahalede ise başarılı sonuç pek yüksek değildir.
Yeni doğan tüm bebeklerin ilk bir ay içinde göz muayenesinin yapılması sadece ROP değil, birçok göz hastalığının zamanında tanısının konması ve başarılı tedavi olanağını sağlaması açısından önemlidir.
( Op.Dr. Umur Kayhan )