1) Sayın Başbakanım Recep Tayyip Erdoğan, sizin Davos’taki tutumunuz, tavrınız, davranışlarınız, bütün dünyanın ezilen insanlarını ve adil insanlarını çok sevindirdi. Cümleten, demir perde arkasında sesini dünyaya duyurma imkânı olmayan ve soykırımda komada yatan Doğu Türkistan halkına can verdi. Teklimekan çölünün kurumuş ağaçları damarına su yürüdü.
2) Rusya dağıldıktan bu yana dünyamız tek söz, tek kutuplu tuhaf bir hale gelmişti.
Siz dünyada ikinci bir sesin de olduğunu anlattınız ilk olarak ve bu sesin; ezilenler sesi, adaletçiler sesi, doğruları yüreklilikle söyleyebilenler sesi, kendi menfaatinden insanlık menfaatini üstün tutalar sesi olduğunu açıkladınız.
Milyarların gönlündekileri, yani düşünüp söyleyemediklerini ortaya attınız.
3) Ben aylardır naçizane aklımla, dünyanın ekonomik krize girmesindeki neden: İnsanlığın manevi değerleri, adalet, dürüstlük, insanlık nizamı, kanunu, adabı… gibilerin hepsinin üstüne paranın çıktığı için patlak verdi, diye araştırma yapıyordum. Bendenizin analizin siz tam yerinde Davos’ta gösterdiniz.
Ekonomik krizden çıkma yolunun anahtarını ben sizin elinizde görmüş gibi oldum.
4) Yakın zamanlarda çok açık taraf tutanlar görüyordum. Mesela: Irak savaşı olaylarında Arapların Amerikalılardan gönlü kaldı, ama apar topar (derhal) Çin’e yampaladı, yattı, kuzu sarması oldu, o kadar sarma oldu ki; Milyon milyon Uygur Müslüman kızlarını Çin’in seks kölesi yapıyor.. Bir kelime “Dur!” deyin Sayın Rabitulalem, Sayın Kral… Sayın İslam büyükleri… diye kan ağladık. Gözyaşlarımız ile mektup yazdık, “çıt” ses çıkmadı… Sadece Uygur Müslümanları ayaklar altına alan zalimlere, milyar dolarlar vererek mükafatladı, cesaretlendirdiler.
Ülkemizde hem yakın zamanlarda acilen taraf tutmalar başlamıştı. “Amerika çöküyor, gelecekte dünyanın patronu Çin olacak… dersler, okullar Çince olsun!”
İllaki Amerika ya da Çin, birisine dayanmazsan kendi ayaklarının üstünde duramaz mısın?.. Birisine büyüğümüz diyorsun, birisi Amerika’nın, birisi Çin’in kuyruğunu tutmuş sıkı sarılmış.
-Kendi ayakları üstünde dik duran Türk oğlu Türk yok mu ya?..
-Ben varım! Dedi Tayip Erdoğan, helal olsun!
5) Irak esirlerine yapılan çok rezil resimlerin gazetelerde göründüğü günlerde, Sayın Abdullah Gül, Sayın Tayyip Erdoğan, Türk insanına, Türk yetkilisine yakışan bir şekilde tepki verdi, kınadı. O zaman Arpaların ne kralı, ne çobanı henüz bir tepki vermemişti.
Bu olaya anında verilen sert tepki bütün Türk vatandaşlarını gururlandırdı.
Davos’ta o olayın ikincisi yaşandı.
Sayın Başbakanım!
Ne olur, Filistin’e gösterilen hassasiyet, alicenap liderlik ruhunuzu, dahiyane tutumunuzu Doğu Türkistan’da da gösterin.
30 milyon Uygur Türkü’nün tarihten silinmesini istemiyorsanız, (çünkü; neslinin tamamen yok olması an meselesi) “Dur!” diye hayatta kalacak kadar güç ve önderlik görüyoruz sizde. Bu da Allah’ın size vermiş olduğu bir lütuftur. 30 milyon size duacıyız.
Bush’a ağladık, yalvardık…. Ne yaptı? Kendi öğrencisinden 4 bini Tianmin meydanında tankla ezerek kıyma yapan Çin hükümetini “masum”, Uygurları ise “terörist” ilan ettirdi. Halbuki 30 milyon Uygur’un elinde bir tane av tüfeği kadar silah yok, insani hak-hukuk yok.. sanki ayrı gezegendeler…
Bush Irak’a girmesi için Çin’in yeşil ışık yakmasını istiyor. Çin de şart koşuyor: “Uygur’u terörist ilan edersen…” diye.
Neticede insanlık dramı yaşamakta olan biçare Uygurları BBC “terörist” ilan ediyor.
Çin’de hile, denizde kum biter mi?!...
1) Çin planlı projeli halde Uygur Türklerinin soyunu tüketiyor.
2) 1949 senesine kadar bağımsız idik. Stalin ile Mao gizlice anlaşmış, önce milli ordumuzu çökerttiler. 200 milyon Çinliyi Doğu Türkistan’a yerleştiriyor.
3) 50 defa Doğu Türkistan’a atom attı, zehirlenme Çernobil’dekinden 10 misli fazla.
4) Yer altı, yer üstü zenginliklerimizi yağmalıyor. Petrolleri nehir gibi akıtıyor. Her sene 10 ton altınımızı taşıyıp gidiyor.
5) Siyasi fikir suçundan milyonları kurşuna dizdi. Çin işkencesinde öldürdü.
6) Oralara medya (gazeteciler) gidemez. Çin dünyayı kandırıyor. Hilekârlık ile oranın gerçek durumunu dünyaya anlatmıyor.
7) Oranın derdini bin gece gündüz söylersek, bitmez… 2006’dan itibaren Uygurca okullar kapatıldı. Şu anda çocuk yuvalarından itibaren Uygur Türklerinin dili yasaklandı. Çinceye mecbur.
8) 2007’den itibaren 14-25 yaş arası Uygur kızları Çin ülkesine “aş” “iş” vaatleriyle, bir buçuk milyarın seks kölesi olarak götürüldü, her senede milyondan fazla kız götürülüyor. (Götürülmeden önce çiftçiler aç sefil ediliyor, kişi başına gelir 80 Dolar oluyor bir senede…) Erkeklere nesil tüketme (kedi köpeklere vurulan), AIDS, kanser iğneleri vuruluyor.
Çinlilere kız verme adetimiz katiyen yoktu. Uygur Türkleri yıldırım hızıyla soykırım ediliyor. Doğu Türkistan’daki zulüm Filistin’inkinden bin misli daha ağır.
Milli gurur çiğneniyor. “Doğu Türkistan” kelimesini kullanmak bile yasak.
Çin, dünyadaki herkesi hile, şantaj, para ile dize getirerek, Doğu Türkistan’ı çok çabuk yeryüzünden silmek istiyor.
Doğu Türkistan soykırımını durdurmak için evvel Allah’tan, sonra da size yalvarıyoruz Sayın Başbakanım!
1) Doğu Türkistan bağımsızdır, bağımsız kalacak.
2) Çin soykırımı durdursun!
3) Çinliler kendi ülkesine gitsinler.
4) Başımıza bomba yağsa daha iyiydi. Bütün genç kızlarımız bir buçuk milyar tarihi düşmanın seks kölesi ediliyor. Oğlanlara sokak köpeklerine vurulan iğneler, AIDS, kanser iğneleri vuruluyor. Çin dünyayı kandırmayı başarıyor.
Soykırımın en sinsi en rezili Doğu Türkistan’ın başına geldi. Kurtarın!
Zeynure İsa
Adres:
Çelebidere Yokuşu Sok. Selçuk Apt. No: 6
Yeniköy – İSTANBUL
Tel : 00 90 212 223 65 82
Gsm: 00 90 536 579 45 85