“BİZ ALIŞTIK BÖYLE ŞEYLERE”
Aracının yağ ve suyunu yenileyip motor aksamının kontrolünü yaptıktan sonra direksiyona geçen şoför marşa bastı.
2005 Model şirket aracının çalışmasında bir anormallik olmadığından emin bir şekilde uzun yola çıkabileceğini düşündü.
İki yıllık bir araç olmasına rağmen sürekli görev yollarında olduğu için 200.000 kilometreyi çoktan doldurmuştu.
Çift kabin olan yüksek arazi aracının ön kapağını kapatmak için inmeyi düşündüğü sırada, yan tarafta beliren otuzlu yaşlardaki kişiye rica etti:
“Hadi be aslanım, şu kaputa bir el atıver!...”
Genç şahıs oldukça yapılı da göründüğü ve bir kaç defa da denediği halde kapağı kapatamamıştı.
Bunun üzerine şoför:
“İki elinle birden bastırsaydın kolayca kapatırdın be yeğenim!” dedi.
Bu sefer de göğsüyle eline destek vermeyi denediğini görünce durumu anlayan şoför telaşla aracından inerken, protez olan bacağı da farkedip hepten yüreği burkulmuştu:
“Kusuruma bakma be aslanım!... Bir kolunun olmadığını bilseydim, senden böyle bir şeyi ister miydim?... Sürüne sürüne de olsa kendim gider kapatırdım. Yüreğime köz düşürdün...”
Toplumun içinde kaybolmuş isimsiz kahramanlardan sadece biri olan; yakınında patlayan havan mermisiyle bir kolu ve bacağını oniki yıl önce kaybetmiş olan; fakat, YÜREĞİNE BİR ŞEY OLMAYAN gazi Astsubay sakin bir şekilde cevap verdi:
“Dert etme be emmim! Biz alıştık böyle şeylere...”
TORLAKON
“Fedâkârlık denen şey olmasaydı, ne vatandan ne de insanlıktan eser kalırdı.”(Torlakon öğretisi)