Açılış Sayfam Yap   Sık Kullanılanlara Ekle   

   Anasayfa          Künye          Yazar Girişi         Sitene Ekle         Arşiv
 
TÜRK DÜNYASI - VAHŞETİN ARDINA SAKLANAN GERÇEKLER - TÜRK FİLOZOF TORLAKON
   
 VAHŞETİN ARDINA SAKLANAN GERÇEKLER

VAHŞETİN ARDINA SAKLANAN GERÇEKLER
 Yazı Boyutu

 Tarih : 01.01.2009 - 20:45:40


Bizler de Çeçenistandaki kardeşlerimize acıyoruz. Bizler Dünyanın gözü önünde zulme uğruyoruz. Onlar ise gözlerden ırakta, dağların ardında kalıyor; feryatlarını Dünyaya yeterince duyuramıyorlar. İşte gerçek Müslüman: Kendi feryatlarına rağmen,

 

VAHŞETİN ARDINA SAKLANAN GERÇEKLER

“Türk Milleti’nin acziyeti insanlığın felaketidir.”(Torlakon öğretisi)

Biri kız üçü erkek dört evrenkent(üniversite) öğrencisi koşuyormuş arabamızın peşinden. Ancak park ederken yetişebilmişler. Dördü de filinta gibi; ince uzun boylu, çevik ve güzel yüzlüler. Dördünün de boyları birbirine eşit gibi, 1.90’ın üstündeler.

Arabamızın camındaki Bosna bayraklarını gördükleri için koşuyorlarmış. Bizim bozkurtların da Bosna çocuklarına benzediklerini görünce;

“Bosnalı mısınız?” diye sordular.

“Biz Toros Yörüklerindeniz fakat, oymağımızın bir bölümü Balkanlara ve Bosna’ya da göçmüşler. Bizler her ne kadar Bosna’da olmasak da, yüreğimiz oradaki canlarla birlikte atıyor; onların yürekleriyle beraber kanıyor; gözlerimizi uyku tutmuyor; lokmalarımız boğazlarımızda düğümleniyor; ızdıraplarıyla kavruluyoruz…” diye yanıtladım.

Verdikleri karşılık ile yaşardı gözlerim:

“Bizler de Çeçenistan’daki kardeşlerimize acıyoruz. Bizler Dünya’nın gözü önünde zulme uğruyoruz. Onlar ise gözlerden ırakta, dağların ardında kalıyor; feryatlarını Dünya’ya yeterince duyuramıyorlar.”

İşte gerçek Müslüman: Kendi feryatlarına rağmen, başkalarının feryatlarını duyabilen kul.

“Çöllerin ardında kalan Doğu Türkistan’ın feryatları ise hiç duyulmuyor. Duymak isteyenler duyuyorlar sadece. Bunun uzaklıkla da ilgisi yok. Yüzbinlerce Bosnalı Müslümanın, burnunun önünde uğradığı vahşeti görmedi medeni(!) Avrupa, kulağının dibindeki feryatları işitmedi. Hiç kimse, görmek istemeyen kadar kör, duymak istemeyen kadar da sağır olamaz.” diye söyledim… Bir anahtarlık hediye ettiler “hatıra” olarak. Birbirimize ve Türk-İslam âleminin iyiliğine dua eyleyip vedalaştık…

Geçenlerde korkunç bir vahşet görüntüsü dolaşıyordu ortalıkta:

Daha iyi bir iş bulmak için Dağıstan’daki köyü Sultanyangiyurt’tan ayrılıp Moskova’ya giden ve orada bir laborant olarak çalışıp dururken ailesini de günlük olarak telefondan arayıp duran, sonrasında da birden ortadan kaybolan 24 yaşındaki Shamil(Şamil) Odamanov ile Tacik bir genç, vahşet ötesi bir şekilde katlediliyordu(Ağustos 2007).

Üç dakikaya yakın süren görüntülerin başında "Rusya Nasyonal Sosyalist Partisi'nin Tacik ve Dağıstanlı iki göçmeni tutuklama ve infaz operasyonu 2007" yazısı yer alıyor. Kaçırılan iki genç, bir ormanda Nazi bayrağının önünde elleri, ayakları ve ağızları bağlanmış vaziyette, diz çöktürülmüş olarak duruyor. Daha sonra gençler sırasıyla kameraya bakarak, "Bizi Rus Nasyonal Sosyalistleri tutukladı" diyor(dedirtiliyor). Yüzü maskeli bir kişi, "Rusya aşkına!" diye bağırarak elindeki büyük bir bıçakla Dağıstan’lı Odamanov’un kafasını hunharca kesip kopartıyor. Bu sırada kameraman yakın çekim yapıyor, fonda ise gitar sesi duyuluyor. İkinci kurban olan Tacik genç ise ensesine ateş edilerek öldürülüyor; cansız bedeni, önceden hazırlanmış(muhtemel olarak kendisine kazdırılmış) çukura düşüyor. Cinayetlerin ardından ekrana gelen iki maskeli kişi Nazi selamı veriyor.

Peki, Moskova’nın 75 km güneybatısındaki Kaluzshskaya bölgesinde gerçekleştirildiği düşünülen bu vahşette amaçlanan ne?

Dikkatlerin hemen üzerlerinde yoğunlaştığı Rus aşırı sağı ve yabancı düşmanlığının önde gelenleri; “Yabancılara karşı tekme tokat giriştiğimiz olmuştur fakat bu olay çok farklı ve bizlik değil. Kesinlikle bu bir provokasyon.” diye açıklama yaptılar.

Rusların böyle vahşi eylemleri yapıp yapmayacakları ayrı bir yazı ve değerlendirme konusu( http://www.torlakon.com/haberdetay.asp?ID=44 ). O meşhur KGB’leri olayın faillerini ortaya çıkarabilseydi keşke…

Mezkur olayda oldukça farklı bir durum söz konusu. Mevcut şartlarda, arkabahçesi konumundaki ülkelerin ikişer üçer ABD’nin etki alanına girmesine engel olamayan Rusların böyle bir eyleme kalkışmaları ve çevrelerini sarmış olan Türk topluluklarını kendilerine karşı kinlendirmeleri hiç akıl kârı değil… Üstelik, ABD sömürgeciliği ve uygulamalarına tepkiler, nefretler çığ gibi büyümüşken. Türk Dünyası’nın önderi konumundaki Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşma, tarihte görülmediği kadar oluşmuşken…

Evet… Böyle bir durumda, bu vahşet eyleminden kârlı çıkmayı uman taraf kendiliğinden açığa çıkıyor: ABD ve İsrail. Daha doğrusu, Yahudi yayılmacılığı…

Yakın tarihte çevremizde uygulanan benzer eylemlere bir göz atalım:

Yazımızın başında da değinmiş olduğumuz Bosna soykırımı(1992-1995) sırasında Sırplara “Müslüman boğazlama” derslerini domuzlar üzerindeki uygulamalarla gösteren Yahudi ajanlarını hatırlayalım!...

Keza, aynı yıllarda Karabağ’daki soykırımda aynı dersleri Ermeniler’e vermişlerdi(Türk’e karşı düşmanlık ve vahşeti sanata dönüştürmüş olan bu sırtlanların sanki derse ihtiyaçları varmış gibi)…

Irak’ta, Türk kamyon sürücülerinin kafalarının kesildiği görüntüleri hatırlayalım ve Rusya’daki vahşetin tıpkısı olduğunu ibretle görelim!...

Bağdat Büyükelçiliğimizdeki yeni görevlerine giderken (17 Aralık 2004) Musul’da pusuya düşürülüp, roket ve kurşunlarla yaralıyken vahşice başları kesilerek şehid edilen özel harekat polislerimizi gözümüzün önüne getirelim! Son nefeslerinde “Vatan sağ olsun” deyişlerini çınlatalım kulaklarımızda!. O vakit 1. Ordu Komutanı olan Orgeneral Hurşit Tolon paşanın; “Besle kargayı oysun gözünü! Bu olay burada kalmayacak! Biz de bu durumu not ediyoruz!” diyerek ABD’yi işaret ettiğini hatırlayalım!... ABD’nin kanatları altında Irak’ta sistematik cinayetlerle ülkenin beyin takımını ve bilim adamlarını yok eden “MOSSAD’ın suikast timleri”ni fark edelim!... Pulitzer ödüllü Amerikan gazeteci Seymour Hersh gibi dürüst yazarların satır aralarına iliştirdiği gerçekleri(itirafları) not edelim!...

Hizbullah adlı terör örgütünde denetimi ele geçiren Yahudi ajanlarının, otuzdan fazla MİT mensubunu, domuz bağlarıyla bağlayıp türlü işkencelerle sorguladıktan sonra öldürerek mezar evlere nasıl gömüp betonladıklarını tekrar hatırlayalım!...

Sonuç olarak kısaca:

Irak’ta,

Arkada, siyah zemine yazılı Arapça(Kelime-i Tevhid) yazısı.

Onun önünde ayakta duran siyah maskeli vahşiler.

En önde de, domuz bağıyla bağlanıp diz çöktürülmüş olan kurbanlar.

Ve ardından “Allahu akbar” bağırtıları eşliğinde vahşet.

Bu arada kurbanların “Kelime-i şehadet” getiren Müslümanlar oluşu…

Görüntüyü izleyen sazanlar kime düşman olup nefret duyuyor?

Elbette ki işgalcilere karşı direnen bir avuç yurtsevere.

Peki bu durum kimin işini kolaylaştırıyor?

Irak halkını katleden işgalcilerin…

Musul’da,

Beş Özel Tim Polisimiz kimin gözetimi ve denetiminde katledildi?

Müttefikimiz(?) ABD’nin.

Çatışmadan yaralı olarak kurtulan polisimiz ne söyledi?

“Zaten tetikteydik ve saldırganlardan bazılarını vurduk.”

ABD ne demişti?

“Yakındaki kulede bulunan askerlerimiz müdahale edip, iki saldırganı öldürdü.”

Peki o anki görüntüler ne söylüyordu?

Yanmakta olan araçlardan çıkardıkları yaralı polislerimizi “Allahu akbar” naralarıyla vahşice katleden ve bir yandan da dans eden yüzü maskeli Allahsızlar!(Bu arada şehid polislerimizin Kelime-i Şehadet getirişlerini ve “Vatan sağ olsun” deyişlerini tekrar hatırlayalım!)

Burada sorulması gereken bir başka durum:

ABD askerleri dedikleri gibi “olaya anında müdahale edip ateş açtılarsa” eğer, ortalıkta dans edip rahatça vahşet sergileyenler de ne oluyordu?

Olayın hemen akabinde olay yerine gelen bir bölük ABD askeri ne buldu? Daha doğrusu, hangi delilleri ortadan kaldırdı???...

Türk Milleti zekidir. Bu soruların cevabını zaten bilir ve kendisi verir. Çünkü asıl muhatapları cevap verecek kişilikten ve mertlikten yoksundur…

“Kendi aklına hakim olamayanlar, başkalarının aklına mahkum olurlar.”(Torlakon öğretisi)

Ve dolayısıyla da Rusya’daki vahşetin faili ortaya çıkıyor:

Arkada Nazi bayrağı,

Onun önünde ayakta duran siyah maskeli vahşiler,

En önde de domuz bağıyla bağlanıp diz çöktürülmüş olan kurbanlar…

Amaç: Türk Dünyası Rusya’ya karşı kinlensin ki, ABD ve İsrail’in işleri kolaylaşsın…

Irak’ta tekbir getirerek adam boğazlayanların “Müslüman”, Rusya’da “Rusya aşkına!” diye bağırarak benzer vahşeti sergileyenlerin de “Rus” olduğuna inananlar; Lawrens’in “şeyh” olduğuna inanan Arapların durumuna düşürülmüşlerdir.

EY MİLLETİM!...

Bosna’da garip oldun, seni boğazladılar…

Karabağ’da garip oldun, derini yüzdüler…

Çeçenistan’da garip oldun, bedenini ikiye böldüler…

Doğu Türkistan’da garip oldun, bebeklerinin etlerini yediler…

Guantanamo cehenneminde yıllardır işkenceye tabi tutulan 17 Doğu Türkistanlı canımızı ABD’den istiyor vahşi kızıl Çin; “Onları bana ver. Hem onlar benim vatandaşım, hem de işkence yöntemlerini benden daha iyi bilemezsin.” diyor. Kurşuna dizdiği canlarımızın ailelerinden, sıktığı kurşunların da parasını alıyor!...

Unutma ey milletim!

Güçlü olduğun takdirde yeniden “Millet-i sadıka” olur ermeniler.

Avrupa’nın başından savdığı yahudi keneleri sen alıp başına koymuştun.

Gücünü enselerinde hissettirdiğin takdirde “kuzi kuzi” dururlar;

Acziyete düştüğün takdirde de, kanınla hamur yoğururlar!...

Bir ermeni hançeri saplanmış duruyordu, Türk coğrafyasının ortasında;

İslam coğrafyasının ortasında da bir Yahudi hançeri saplanmasın diye yüzbinlerce evladını kurban verdin! Dedem Memiş ile kardeşi Mahmud da onların arasındaydı!...

İnsanlık ve İslamlık senin yolunu gözlüyor ey milletim!

Küresel haydutların(ABD, Rusya, Çin, İng, Fr …) hepsinin de ellerinin kanlı olduğunu, birbirlerinden pek farkları olmadığını görüyor!

Arap aleminde petrol nimeti sayesinde para bol, birliklerini(Arap Birliği) bile kurmuşlar fakat akıl ve iradeden yoksunlar.

Dünya barışını Papua Yeni Gineliler de sağlayamayacağına göre…

“Türk gücünün hissedildiği her yerde barış ve huzur vardır. Türk’ün boyun eğdirildiği bir Dünya’da insanlık yerlerde sürünüyor demektir.”(Torlakon öğretisi)

1990 Yılları başında, zamanın çapsız yöneticileri tarafından değerlendirilmemiş olan büyük “TÜRK BİRLİĞİ” fırsatını tekrar oluşturacak iradeden yoksun olamazsın!

Haydi!

Irak halkı gibi feryat edip, düşmandan aman dilemek istemiyorsan;

Evlatlarının Şamil Odamanov gibi boğazlanmalarını istemiyorsan;

Türk Dünyasının ve insanlığın perişanlığını görmek istemiyorsan,

Koy iradeni derhal ortaya!

En kötü şartlarda ortaya koyduğun iradeyi hatırla!

Ne demişlerdi:

“ORDU YOK!” dediler, “KURULUR!” dedi.

“PARA YOK!” dediler, “BULUNUR!” dedi.

“DÜŞMAN ÇOK!” dediler, “YENİLİR!” dedi.

Ve her şey Başbuğ ATATÜRK’ün dediği gibi olmadı mı?…

01 Ocak 2009

TÜRK FİLOZOF TORLAKON


  Editör :  TORLAKON

5846 Kişi Tarafından Okundu.

Yazdır Yorum Ekle Tavsiye
 
1 2 3 4 5   Bu Habere Toplam 20 Puan Verildi
 Kaynak :  TÜRK FİLOZOF TORLAKON

 Kategori ¬ TÜRK DÜNYASI

  Yorum ( 0 )   

Kayıtlı Yorum Bulunmuyor.

 

 Bu Kateoriye Ait Diğer Başlıklar

 
 
 

 Duyuru
  DEĞERLİ CANLAR MERHABA Torlakon ocağı, Türk Milletinin ve insanlığın bekâsı için tütmektedir. Nefesi olmak istiyorum, kâlbi vatan için atanın; sesi olmak istiyorum, toprakta kefensiz yatanın(TORLAKON)  

 
Henüz Haberlere Puan Verilmemiş..
 
Bugün için Haber Eklenmedi.
Bu Hafta içinde Haber Eklenmedi.
Bu Ay içinde Haber Eklenmedi.
 
 Takvim
 
 Ziyaretçi İstatistikleri
   
 Online : 12
 Bugün : 199
 Dün : 219
 Toplam : 1126938
 Ip No : 3.133.139.28
     
 
 Vatan Size Minnettar
 

 
 Son Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi
 
 Popüler Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi.
 
 Döviz Bilgileri

  Döviz Alış Satış
  Dolar 34.4495 34.5115
  Euro 22.2327 22.3799
 
 Hava Durumu



 
 Reklam



 

 



 
 

   © Copyright - 2008- TÜRK FİLOZOF TORLAKON - Tüm Hakları Saklıdır. 

TÜRK FİLOZOF TORLAKON

 Çilem.Net altyapısını kullanmaktadır.